RUSYA, ÇİN, NATO KÖŞE KAPMACASINDA BİYOLOJİK SAVAŞ OYUNLARI

Ömer Kayani

Herkese mutlu yıllar.

Şaşırmış olmalısınız çünkü 2022 yılına henüz bir ay daha var.

Zaten bizim de miladi yeni yılınızı tebrik etmek gibi bir niyetimiz yoktu. Geçen ay itibariyle şimdiye kadar şaşmaz bir şekilde gerçekleşmiş 7 yıllık ekonomik yıkım döngüleri olan Shemitah senesine girmiş bulunmaktayız.

Sonuncusu 2015 yılında yaşanan döngü, kısmetse önümüzdeki 11 ay içinde yeniden yaşanacak.

Hal böyle olunca süper güçlerin tuttuğu askeri cephe hatlarında da büyük bir askeri hareketlilik meydana gelmeye başladı.

Önce Avustralya Fransa’dan aldığı 50 milyar dolarlık denizaltı anlaşmalarını iptal edip bunları Amerika’ya kaydırdı. Konu Fransa ile Amerika arasında krize neden olurken Çin ise bu olayı kendisine karşı düşmanca bir hareket olarak görerek her zaman olduğu gibi protesto etti.

Amerika, Rusya – Avrupa – Türkiye hattının ön sınırlarından biri olan Yunanistan Dedeağaç bölgesine askeri yığınağını artık devasa boyutlara çıkardı. Konu Türkiye’de rahatsızlığa neden oldu.

Rusya ise Ukrayna sınırına büyük ölçekli askeri yığınak yaparken Avrupa ülkeleri bu durumu protesto etti. Ukrayna askeri istihbaratı Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya saldırabileceğini öne sürdü. Fransa ise Rusya’ya “olası askeri harekatın sonuçlarının Rusya’ya çok pahalıya mal olacağı” uyarısı yaparken Rusya ise Batıyı krizi suni olarak tırmandırmakla suçladı.

Tüm bunlar olurken Avrupa’da gaz maliyetlerinin artışı ve akışın azalması nedeniyle üretimler aksamakta. Diğer yandan ise Rusya alacaklısı olduğu Estonya gibi ülkelerin tam kış gelirken doğalgazını kesmekle tehdit etmekte hatta ödeme için sadece 48 saat tanımakta. Amerika ile ortak askeri tatbikatlar düzenlemenin bedelini adeta Estonya’nın önüne koymakta da diyebiliriz buna.

Tüm bunlar yaşanırken Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Şoygu ise Çinli mevkidaşı Wei Fenghe ile gerçekleştirdiği görüşmede, “ABD’ye ait stratejik bombardıman uçakları, Rusya’ya karşı doğu ve batı istikametlerinden aynı anda nükleer silah kullanma tatbikatı yaptı. Söz konusu tatbikatı 10 uçakla, Global Thunder adlı tatbikat esnasında gerçekleştirdiler” dedi.

Bu iki Dışişleri bakanının görüşmesinde balistik saldırılara karşı iki ülkenin ortak hareket etmesi, Rusya ve Çin arasındaki ortak askeri tatbikatlar, hava ve denizlerde ortak ve stratejik ortak devriyeler, 2021 ve 2025 arası iş birliği yol haritasının belirlenmesi konuları ele alınmış.

Bitti mi?

Bunun birde Pasifik cephesi var.

Eylül ayının ortalarında Kuzey Kore ordusu biyolojik savaş giysileri ile geçit töreni düzenlerken hemen ardından Tayvan olası Çin saldırısına karşı savaş tatbikatı yaptı.

Buraya kadar eski düşmanlar arasında bu konu normal diyebilirsiniz ama savaş tatbikatının senaryosu “biyolojik saldırı” konusunu da kapsıyordu.

İlginç bir şekilde Irak savaşının yalancısı eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’de Eylül ayının başında “İslamcıların birinci derece tehdit olduğunu belirterek Batının aşırılıkçı gruplardan gelecek biyolojik silahlarla saldırı tehdidine karşı hazırlıklı olmasını” söylemişti.

Farkındaysanız “biyolojik savaş” meselesi son bir kaç aydır yeni trendimiz olmuş durumda.  

Kasım ayının hemen başında ise bu kez Bill Gates sahne aldı ve hükümetlerin biyoterörizm eylemlerine hazır olması gerektiğini vurguladı. Vurgulamakla kalmadı birde olayın ismini tam olarak şöyle koydu.

“Ya bir biyoterörist 10 havaalanına çiçek hastalığı getirdiyse? Biliyor musun, dünya buna nasıl tepki verirdi?”

İlginç bir hastalık seçimi değil mi?

Peki bundan neredeyse 2 sene önce “Corona virüsü, İsrail virüsü ve senaryolar” başlıklı yazımızda ne yazmıştık, hatırlayalım mı?

“En az onun kadar ilginç olan ise 2005 yılından herkesin unuttuğu bir haber:

“ABD’de iki üniversite tarafından biyolojik bir saldırı durumunda nasıl tepki verileceği geçen hafta sanal bir tatbikatla canlandırıldı. ABD’nin eski Dışişleri Bakanlarından Madeleine Albright’ın ABD başkanı rolünü oynadığı senaryoda (…) Ocak ayının ilk günlerinde Frankfurt Havalimanı ve Rotterdam Metrosu ile aynı anda İstanbul Kapalıçarşı’da üç sırt çantalı terörist çiçek virüsü püskürtür. (…) Bir saat içinde altı ülkede 240 çiçek hastalığı vakası çıkar ve kısa sürede bu sayı 3000’e kadar yükselir. Borsa çöker ve binlerce kişi kentleri terk etmeye çalışır, her yerde kargaşa çıkar. Senaryoya göre ABD Başkanı olan eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Dünya Sağlık Örgütünün aşılamalarda sorumluluğu üstlenmesine karar verir. (17 Ocak 2015, Hürriyet)

Tam da Bill Gates’in esinlendiği konu değil mi?

Bir romanı da aynı yazımızda dikkatinize sunmuştuk.

“Amerikalı yazar Robert Ludlum 2001 yılı basımı “Cassandra Compact” isimli romanında “mekikle uzaya gönderilen çiçek virüsünün yerçekimsiz ortamda mutasyona uğratılarak binlerce kere daha öldürücü biyolojik silah haline getirilmesi konusunu işliyordu.”

Bazı şeyler yıllar içinde nasıl tatlı tatlı örülmüş değil mi?

Robert Ludlum’un romanlarının Amerika içinde bir grubun karşı tarafın planlarını ortaya dökmek için kullanıldığını düşünmüşüzdür hep ama bunu başka bir yazı konusu yapalım.

Tekrar Pasifik cephesine dönersek uzun zamandır birbirlerine tehditler savuran Amerika ve Çin liderleri geçtiğimiz haftalarda oturup konuştular ve karşılıklı söylemlerinin tonunu düşürme kararı aldılar.

Ama geçen ayın sonunda gelen haber ise özellikle Amerika’yı şok etti.

“Daily Mail’in haberine göre, Çin’in yaptığı son hipersonik füze testi, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) yetkililerini şaşkınlığa uğrattı. Söz konusu testte, Güney Çin Denizi üzerinde ateşlenen bir hipersonik silah, uçuş sırasında ses hızından beş kat hızlı bir füze daha ateşledi. Pentagon yetkilileri, hipersonik hızda ikinci bir füzenin ateşlenmesi şeklindeki teknolojinin hiçbir ülke tarafından ortaya konmadığını vurguladı. Darpa (Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı) araştırmacıları, belirli herhangi bir hedefi vurmadan denize inen füzenin amacını da anlamaya çalışıyor.”

Tabii Çin devlet başkanının geçen ay vatandaşlarına gıda stoklamaları çağrısı yaptığını da hatırlayalım.

Tüm bunların haricinde Ortadoğu bölgesini ve Suud’un Rusya ile yaptığı bazı ilginç askeri anlaşmalara yerimiz müsaade etmeyeceği için girmiyoruz

Gördüğünüz gibi dünya birden bire tıpkı 2015 ve 2016 yıllarında olanlara benzer bir havaya çok hızlı bir şekilde bürünmüş durumda.

Muhtemel ekonomik yıkımların gerçekleşmesi ve sonuçlarının askeri ve sosyal olarak kestirilemeyeceği zamanlarda devletler, bir yandan kapanın elinde kalır mantığı ile planlar yaparlarken diğer yandan da rakiplerine gözdağı veriyorlar.

Şimdi asıl soruları soralım.

Herkesin birbirine tehditler yağdırdığı, gıda kıtlıklarının baş gösterdiği, enerji fiyatlarının ve enflasyonun tüm dünyada zıpladığı, korona dalgalarının yenilerinin başladığı söylenen bir ortamda Çin’in Tayvan’a Rusya’nın ise Ukrayna’ya eşzamanlı bir saldırı düzenlemesi durumunda batı dünyasının ve özellikle Ameika’nın buna nasıl bir cevabı olabilir?

Peki Türkiye bu durumda ne yapar?

S400’leri hangi bölgemizde konumlandırmak durumunda kalır?

Peki tam bu sıralarda “bazı terörist gruplar” Bill Gates’in ve Tony Blair’in tahminleri, Madeleine Albright’ların simülasyon mesaileri boşa gitmesin diye bazı hedef ülkelerin havalimanlarına çiçek virüsü ile saldırırlarsa.

Korona günlerinde çıkıp “pandemi, dünyamızı düşünmek, yeniden tasarlamak ve sıfırlamak için nadir fakat dar bir fırsat penceresini temsil ediyor” diyen Dünya Ekonomik Forumu  Prof. Klaus Schwab’ın ardından IMF başkanı Georgieva’da çıkıp:

“Şimdi sıra bizde. Bu bizim anımız. Çiçek gibi böyle büyük bir savaşa büyük reset yakışır” der mi?