Finansal 11 Eylül eşiğinde para savaşları ve Panama belgeleri (3)

Küresel Finansal Dürüstlük Örgütü (GFI) 2006 yılında kuruldu. Kâr amacı gütmeyen Washington merkezli araştırma şirketi, yasadışı finansal akışların analizini yaparak gelişmekte olan ülke hükümetlerine etkili politika çözümleri konusunda danışmanlık veriyor. GFI’nın Başekonomisti ise göreve gelmeden önce IMF’de Kıdemli Ekonomist olarak görev yapan Dev Kar. 32 yıl boyunca IMF’de çalışan Kar, George Washington Üniversitesi’nden doktora derecesine sahip.”
Batının Türkiye’de yerleşik Cumhuriyet gazetesi gibi gazeteleri vasıtası ile Türkiye’yi kara paranın merkezi gibi gösterme çabası sürekli devam ediyor. Aslında gözlerden saklamaya çalıştıkları ise Libya devlet başkanı Kaddafi, Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin ve Mısır devlet Başkanı Husni Mübarek’in devrilmelerinin ardından bu liderlerin yurtdışındaki mal varlıklarının devrimler/savaşlar sonrası ülkeye geri iadesini engellemek için yaptıklarıdır. Devrilen bu liderlerin eşleri, çocukları, gelinleri yurtdışında ilgili ülkelere götürülerek, canlarına karşılık bu malların o ülkelere/bankalara devir teslim  imzaları attırılmıştır. Kazanan yine Batı, Baronlar ve onların bankalarıdır.
Para aklama, parayla spekülasyon yapma kültürü aslında Batı kültürünün ve hatta faize izin veren dininin bir parçasıdır demek bile yanlış olmaz. 2014 yılında Vatikan’da patlak veren skandal da İtalyan üst düzey din adamı Nunzio Scarano, Vatikan bankası yoluyla para aklamakla suçlanmıştı. Papa Franciscus ise bir dizi skandalın ardından Vatikan bankasının faaliyetlerinin gözden geçirilmesi için bir komisyon kurmuştu.
PANAMA BELGELERİ VE İZLANDA
Gölge CIA olarak anılan Amerikan Stratfor düşünce kuruluşu yayınladığı bir haritada Panama belgelerinin en çok hangi ülkeleri vurduğunu şiddet derecesine göre harita üzerinde gösterdi.

Rusya, Çin ve 2015 yılına kadar sol iktidarıyla Arjantin olağan hedeflerdi. Ama Batı kulübü üyesi minicik İzlanda nereden çıkmıştı?

Hepimiz unuttuk ama 2008 yılında finansal krizin Avrupa kıtasındaki baş aktörü İzlanda idi. Bu minik balıkçı ülkesini küresel sermayenin kredilerle nasıl şişirerek batırdığı konulu muhteşem belgeseller yapılmıştır. İşte o İzlanda lafı evirip çevirmedi ve bu krizden sorumlu tuttuğu üst düzey 50 işadamını/bankeri yargılayıp hapse attı. Yani küresel sermayeye hayatının dersini verdi. Panama belgeleri ile istifa etmek zorunda bırakılan İzlanda başbakanına yapılan, küreselcilerin bir cevabı/intikamı idi.

2008 KÜRESEL EKONOMİK KRİZİ İLE BİR TEST Mİ YAPILDI?
2008 yılında bankacılık krizi ile birlikte emtia fiyatlarının tarihin en yüksek seviyelerine ulaşması sadece yatırım yapılacak başka bir araç kalmamasından mı kaynaklanmıştı yoksa birileri bir deneme yaparak özellikle gıda fiyatlarının aşırı artması sonrasında dünya halklarının nasıl tepki vereceğinimi test etmişti bilemiyoruz. Eğer öyle ise birileri son 8 yıldır bu dataları analiz etmekte ve tek dünya devletine giden yolda hangi halkın/ülkenin/coğrafyanın nasıl manüple edilebileceği konusunda ellerinde devasa bir oyun planı ve veri tabanı tutmaktadırlar.  Hatırlanacağı üzere pirinç vb emtia fiyatlarında yaşanan büyük artış birçok ülkede ölümlü protestolara ve çatışmalara yol açmıştı
ABD’NİN GÖREMEDİĞİMİZ  DİĞER YÜZÜ
Türkiye’de biz çok farkında olmasak da özellikle ABD’de yeni akım başka ülkelerden vatandaşlık temin ederek ABD’den kaçmaktır. Bu konuda insanlara yol göstermek üzere  üzere kurulmuş birçok ticari şirket mevcuttur. Diğer bir akım ise vergi ödememenin bir kahramanlık sayılmasının artık ABD underground’u tarafından açıktan dile getirilmesidir. Ödenen vergilerin küresel şirketleri finanse ederek dünya üzerinde savaşlar çıkarmaktan başka bir işe yaramadığını söyleyenlerin sayısı ABD’de her geçen gün artmaktadır. Dolayısıyla offshore hesaplarla ABD’nin vergi sisteminden kaçanlara kahramanlar nitelemesi yapılması halk arasında yayılmaktadır. ABD vatandaşlığından çıkmak isteyenlerin sayısı ABD hükümetini panikletmiş durumdadır.  Özellikle 2008 krizi sonrasında büyük şirketlerin “batamayacak kadar büyük” sloganı ile devlet tarafından kurtarılırken ev taksitini ödeyemeyip bankalar tarafından evlerinden atılanlar konusunda hükümetin hiçbir şey yapmaması bu kızgınlığı daha da artırmıştır. Yani bir nevi sistem zengine karşı sosyalistlik yaparak yardım elini uzatırken, fakiri kendi haline bırakarak kapitalistlik yapmaktadır.
Lehman brothers skandalı, Libor fiksleme skandalı, forex skandalı, altın-gümüş fiksleme skandalı vb birçok skandal ardı ardına patlamakta ama bu skandalları meydana getirenlere gerçek manada hiçbirşey olmamaktadır. Diğer taraftan birkaç sene önce ABD İsviçre devletine baskı yaparak bu ülkenin bankalarında ki gizli hesapları incelemiştir.

Devam edecek…