Ömer Kayani
“The Economist” dergisi ile gerçek manada ilk tanışmamız, üniversite yıllarımızda Iraklı hocamızın “dünya olaylarını daha iyi değerlendirebilmemiz için” bu dergiyi okumamızı tavsiyesi ile başlamıştı.
Tüm dünyanın tanıdığı bir hocaydı ve Amerikalılar tarafından Irak işgali sonrasında evi özellikle hedef alınarak “yanlışlıkla” şehit edilmişti.
Konuyu dağıtmadan hocamıza tekrardan Allah rahmet eylesin diyerek bize mirası olan ve her sene yıllık beyin jimnastiği gibi analiz ettiğimiz bu derginin 2021 kapağına geçelim.
Küresel şeytanlarımız bu sene biraz kendilerini tekrarlamışlar ki buradan şu sonucu çıkarmamız da çok mümkün aslında.
“2021, onların planlamalarına göre, biz dünya kumarhanesinde oturan vatandaşlar için dondurulmuş kayıp bir yıl olacak.”
Nitekim her yerden gelen mutasyonlu Korona haberleri sonrasında başta Avrupa olmak üzere “mutlu” eve kapatma hadiselerini her gün yaşıyoruz.
Dünyayı bir slot makinesi (kumar oynanan makine) gibi görenlerin bu sene bizlere seyrettirmek üzere ekranlarımıza neler koyduklarına sırasıyla bir bakalım isterseniz.
Virüs, şırınga (aşı), maskeli bebek (komünist rengi kızıl maske), soru işareti (sürpriz), atom bombası, Joe Biden, ortadan ikiye ayrılmış Amerikan bayrağı, Tik Tok, Amerikan Doları, rüzgar enerjisi (yeşil enerji), Çin Bayrağı (ortadan ikiye ayrılmamış), yukarı giden bir grafik, yanan ormanlar ve Zoom.
Öncelikle bir şeye dikkatinizi çekelim.
Ekranın sol üst köşesinde ve sağ alt köşesinde virüs sembolü bulunmakta. Yani “yıla virüsle başlayıp virüsle bitireceğiz” der gibiler.
Kumar makinesinin başlatma koluna kulp olarak dünya küresini koymaları zaten konuyu çok güzel anlatıyor. Geçen sene itibariyle adeta durdurulmuş ya da yavaşlatılmış dünyayı yeniden başlatmak için jeton atılması gereken yere “parasal genişleme paketi” ibaresi yazmaları çok akıllıca.
Anlayacağınız “parasal genişleme paketi” gelmeden dünya harekete geçmeye başlamayacak ki zaten gerek IMF başkanının gerekse eski IMF/yeni AB Merkez Bankası başkanının ısrarla parasal genişlemeye vurgu yapıp durmaları konuyu açıklamak için yeterlidir.
Hatırlarsanız geçen sene Ekim ayında “Ciddi güçler, Tsunami 21 ve Fincen Belgeleri” başlıklı yazımızda Rus devlet Başkanı Putin’in danışmanı Dr. Koryagina’nın 11 Eylül 2001 saldırılarını önceden tahmin ederek dünyayı yavaşlatmaya çalışan güçlerden bahsettiğini yazmıştık:
“Dünyada ekonomik gelişmeleri, gölge ekonomileri ve organize suçları araştırırken dünya ekonomisini yavaşlatmak ve çökertmek isteyen gölge güçler hipotezi üzerine çalıştım. Çalışmalarım sonucunda farkettim ki, 19. yüzyılın sonlarından itibaren bazı gizli yapıların dünyada yaşanan çok hızlı ekonomik /endüstriyel gelişmelerin ve büyük artış gösteren dünya nüfusunun gezegene zarar verdiğine inandığı için ekonomileri yavaşlatarak nüfusun azaltılması için çalışmalar yapıyorlar. Dünyanın iktisadi gelişmesinde uygulanan neo liberal konsept sadece ekonomi amaçlı bir yapı değil, ekonomileri bir organizasyonun kontrolü altında tutma amaçlı bir yapıdır. Oluşturdukları bu iktisadi balonun kaderi patlayarak ekonomileri çökertmesidir ve bu insanların amacı da ekonomileri yavaşlatarak çökertmektir. “
Bu sözleri hatırlayınca Korona kapatmalarının ülkelerin ekonomilerini mahvetme pahasına niye hala devam ettirildiğini sanırız anlıyorsunuzdur.
Kumar makinesi ile tanımlanan dünyada parasal genişlemenin başlatılmasının ardından kol çekilip dünya harekete geçirildikten sonra neler olacağı konusu ise sarı ve yeşil “Bet” (bahis koy) ve “Cash Out” (Bozdur/nakite dön) düğmeleri ile anlatılmaktadır.
Kırmızı renk “Hold” (durdur) düğmelerine doğru zamanlama ile basıp aynı dört sembolü yan yana hizalı getirebilme becerisi gösterenin kazanacağı bir dünya var mıdır sizce?
2021 kapağı eski konuları tekrar gündeme getirdiği bizde size yine geçmişten bazı hatırlatmalar yapalım.
DERGİNİN 2019 KAPAĞINDAKİ MESAJLAR
Korona dünyayı vurmadan tam bir yıl önce “2019, soluk renkli at dünyanın tepesine çıktığında” başlıklı yazımızda analiz ettiğimiz The Economist dergisinin 2019 kapağı için şunları yazmıştık.
“Üçüncü atlının (Siyah) elinde bir terazi vardır. İncil’de geçen anlatımı şöyledir.
Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: ‘Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme.’ Yani büyük bir savaştan sonra yaşanacak bir kıtlığı tasvir ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Birçok gıda maddesinin zarar gördüğünü “zeytinyağı ve şaraba zarar verme” emrinden anlayabiliyoruz. (…)
Tıpkı mahşerin üçüncü atlısının elinde tuttuğu terazi gibi derginin kapağında da her iki kefesinde insan grupları bulunan bir terazi bulunmaktadır. Hangi kefesinin ağır basacağı hangi insan ya da topluluklar grubunun hayatta kalmasına izin verileceğine birilerinin karar vereceği gibi bir çağrışım yapmaktadır.
Dördüncü atlıyı (Solgun) yazımızın girişinde konu etmiştik. O tüm atlıların toplamı gibidir ve binicisinin adı Ölüm’dür. Ölüler diyarı onun ardınca gelir. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.”
Yeryüzünün dörtte biri!
“Muhteşem” dediğiniz duyar gibiyiz. Ailemizin sevimli nüfus planlamacısı Bill Gates geçtiğimiz Nisan ayında ne demişti?
“Dünyanın çok ilerlemediği bir alan var. Bu pandemik hastalıklar. Dünya nüfusu arttıkça ve insanlık doğanın içinde yaşadıkça yeni patojenler her zaman ortaya çıkacak. Bazı insanlar ve küçük gruplar, bir gün gelecek ve silah olarak hastalıkları kullanacaktır (…) Küçük bir devlet, bir laboratuvarda ölümcül bir formül oluşturabilir. Dünya hükümetleri 30 milyon insanı öldürebilecek silahların şu an yapım aşamasındadır ve bu tehdide acil hazırlanmak gerekmektedir.” (Aralık 2018, Gerçek Hayat)
Biraz uzun bir iktibas oldu ama tam olarak bunları yazmıştık.
Demek ki doğru analiz edebilirseniz bir yıl öncesinden küresel ölçekte planlanan olayları tahmin edebiliyorsunuz, değil mi?
Farkındaysanız o yazımızda salgın hastalıklardan çoğul olarak bahsetmiştik.
Yazımızda bahsi geçen konuşmayı Bill Gates 2017 yılında yapılan Münih Güvenlik Konferansında yaptığı bir konuşmada dile getirmişti.
Dünyanın en önemli ve elit güvenlik toplantısı kabul edilen “Münih Güvenlik Konferansı” bu sene yayınladığı “Kalkınma, Kırılganlık, ve Kovid -19 Döneminde Çatışma” isimli raporla yeni bir kavramı ortaya attı.
POLYPANDEMİC
Polypandemic kelimesi ile kastedilmek istenen şey çoklu pandemi.
Raporun başında önsöz yazan konferans başkanı Wolfganf Ischinger birkaç ay gibi kısa bir sürede korona pandemisinin, sadece eşitlik, gıda güvenliği gibi gelişimin ana hedeflerini değil temel demokratik prensipleri ve uluslararası işbirliğini de tehlikeye atan çok yönlü bir krize dönüştüğünü söylemiş.
Yani korona pandemisi adına pandemi denebilecek bir çok olayı da tetiklemiş durumda. Bunlar kısaca açlık, eşitsizlik,yoksulluğun artması, bazı siyasi aktörlerin durumu fırsat görerek otoriterliklerini artırması ve kapatmalar yüzünden eğitime ulaşımın güçleşmesi olarak sıralanabilir.
Raporun tamamını okumamakla birlikte yönetici özetinin sonunda “Çoklu Pandemi” adını verdikleri Kovid nedeniyle oluşan dünyanın yeni durumuna sayılarla göz attıkları şu bilgiler oldukça değerli.
Açlık Pandemisi
2020 yılında Kovid pandemisi nedeniyle yeterli beslenemeyen insan sayısı 83-132 milyon. (Artış 100%) FAO verilerine göre bu sayının 2020 sonu itibariyle 828 milyona ulaşması bekleniyor.
Eşitsizlik Pandemisi
Amerika’da siyahilerin beyazlara göre ölüm oranı %9’dan %30’a çıkmış. (Temmuz ayına kadar olan veriler)
Fakirlik Pandemisi
88-115 milyon insanın daha “çok fakir” sınıfına dahil olması, 495 milyon insanın tam zamanlı işini kaybetmesi.
Şiddet Pandemisi
Kapatma kararlarının alındığı bölgelerde (ABD) şiddet içeren aşırıcı online aktivitelerde %21 artış.
Otoriteryanizm Pandemisi
Küresel olarak hükümet baskıcılığında %30 artış.
Ulusalcılık Pandemisi
Medikal ürünlerin ihracatında kontrole gidilmesi.
Eğitim Pandemisi
Tüm dünyada okul kapatmalarından etkilenen öğrencilerin oranı %91, okulsuz kalan çocuk ve genç sayısı 1.6 milyar
Kovid 19 harici sağlık pandemisi
Hastanelerde tedavinin kesintiye uğraması nedeniyle başka hastalıklardan ölen insan sayısı tahmini 2 milyon kişi.
GÖLGE GÜÇLER HİPOTEZİ
Görüldüğü üzere, Dr. Koryagina’nın 20 yıl kadar önce “dünya ekonomisini yavaşlatmak ve çökertmek isteyen gölge güçler” hipotezi harika bir şekilde çalışıyor.
Tüm dünyanın eğitim hakkından tutun, gıda, çalışma/iş bulabilme güvenliğine kadar her şeyin çivisi çıkarılmış durumda.
Henüz sokaktaki insanlar tarafından algılanmasa bile, işimiz nedeniyle, küresel ölçekte gıda ve gıda ile alakalı ürünlerin sinsi bir şekilde bulunabilirliğinin azaldığını farkediyoruz.
Umarız yanılırız ama The Economist’in kapağındaki kumar makinesinde görünen ve 45 derecelik açıyla yukarı giden grafiğin gıda fiyatları olacağını tahmin ediyoruz.
DERGİNİN 2020 KAPAĞI MESAJLARI
The Economist dergisinin geçen seneki kapağını analiz ettiğimiz “2020’de dünya ve elitlerin takvimi” başlıkla makalemizde “Trump ve Exit” kelimelerinin özellikle alt alta denk getirildiğinden bahisle şunları yazmıştık.
“Kapakta yer alan Trump ibaresinin olduğu alanı tam altında yer alan satırla birleştirince ilginç bir durum ortaya çıkıyor.
“Trump – Exit – AI” yani “Trump – Çıkış – Yapay zeka”.
Birileri “algoritmalarla kaybettiğimiz seçimi bu kez aynı yolla biz kazanıp Trump’a çıkışı göstereceğiz” mi diyorlar sizce?” (16 Aralık 2019, Gerçek Hayat)
Peki sonuç?
Trump oy verme makinelerinin oylarını değiştirdiğinden şikayet ederek ve tüm ülkeyi özellikle de başkenti birbirine katarak büyük bir “exit” yani çıkış yaptı mı?
Sadede gelirsek, biz bu satırları yazarken Trump görev devrini kabul ettiğini açıkladı.
Artık yapılması gereken son iş, yeni Amerikan Başkanı Joe Biden’ın görevi devralmasından sonra “parasal genişleme paketini” slot makinesine girip kolu çekerek dünyanın ekonomik hareketini yeniden başlatmasında.
Tabii “gölge güçleri” tatmin edebilecek bir paket olur mu onu zaman gösterecek.
Derginin kapağında kendi resminin hemen altında görünen ortadan ikiye ayrılmış Amerikan bayrağını ve resminin hemen üzerinde duran atom bombası seçeneklerini yorumlamayı da kendisine bırakalım.