Nedense kafamıza F-16’lardan bombalar yağana ya da Dolar başını alıp gidene kadar gerçekler bizleri pek fazla ilgilendirmiyor.
İşte birden bire devletlilerimizin hatırlayıverdiği altın ve para savaşları hakkında uzunca bir süredir yazdığımız yazılardan bazı kesitler.
28 Nisan 2016 tarihli “Finansal 1 Eylül eşiğinde para savaşları ve Panama belgeleri (1)” başlıklı yazımızdan bir bölüm:
(…) ABD başkanı Nixon tarafından, basılan her Dolar’ın değerine karşılık gelen miktarda altın ayrılması olarak basitçe tanımlanabilecek, Bretton Wood sisteminin kaldırılmasından sonra Altın-Dolar kapışması hiç bitmedi. Altın ve Dolar bir tahterevallinin iki ucunda bulununca Dolar üzerine kurulan dünya sistemini koruyabilmek için altın fiyatları hep suni olarak bastırıldı. Bunun kimi zaman bankalar yoluyla kağıt işlemler üzerinden, sıkışılan durumlarda da fiziki altının piyasaya verilmesi ile yapıldığı biliniyor. Altın haricinde elektronik şifreli para olarak bilinen Bitcoin’de Amerikan Dolarının egemenliğini tehdit etmektedir. (…)
BATI’DA ZENGİNLER BANKALARDAN BAĞIMSIZ KASALAR KİRALIYORLAR
Özellikle ABD ve Batı ülkelerinde zenginler varlıklarını korumak için fiziki altın ve gümüş alımlarına yönelmektedirler. Bu servetlerini ise kriz durumlarında hükümetlerin kolayca el koyabileceği banka kasalarında değil bu iş için dünyanın değişik bölgelerinde kurulmuş özel kasalarda muhafaza etmektedirler.
ÇİN HONG KONG HAVAALANI ALTINDA ALTIN DEPOLUYOR
Çin ise büyük bir hızla fiziki altın alımları yaparak elindeki Dolarlardan kurtuluyor ve aldığı altınları Hong Kong havaalanı altına yaptığı depolara koyuyor.
Çin’e giren altının bir daha ülke dışına çıkmadığı ve Çin’in altın rezervleri ve alımları hakkında sürekli eksik bilgi verdiği biliniyor. Bir manada fiziki altının son durağı her zaman Çin oluyor. Çin’in bir süre sonra para birimi Yuan’ı altın rezervlerine endeksleyeceği, altın borsasını da Londra’nın elinden alarak Şangay’ı dünya altın borsasının yeni merkezi yapacağı uzun zamandır dünya ekonomi çevrelerinde konuşulan bir konu. Dolayısı ile önümüzdeki yıllar bu konularda büyük savaşlara gebe demek kehanet olmayacaktır. (…) 28 Nisan 2016, Yeni Söz
15 Ağustos 2016 tarihli “Shemitah teorisi ve sihirli numara 7” başlıklı yazımızdan bir bölüm:
(…) Çin’in büyük miktarlarda altın stokladığını ve yakında para birimini altın ile destekleme yoluna gidebileceğini söyleyerek 1988 yılının Ocak ayında yayınlanan “The Economist” dergisinin kapağını hatırlatır.
Derginin kapağında “Yeni dünya para birimine hazır olun” başlığı altında bir anka (phoenix) kuşunun ayakları altında yanan dünya para birimleri bulunmakta, kuşun boynunda ise altın renginde ve üzerinde 2018 tarihi olan yeni bir para birimi asılı durmaktadır. Bu bağlamda dünya yönetici elitinin yeni para birimine geçiş tarihini bundan 28 yıl öncesinden planladığını söylemek abartı olmayacaktır. Tabii bunu başarmak için önce bir kaos çıkması, dünya para birimlerine olan güvenin bitmesi gerekmektedir. “Yeni Dünya Düzeni” savunucularının sloganı neydi? (…) 15 Ağustos 2016, Yeni Söz
15 Ağustos 2016 tarihli “Süper Shemitah başladı galiba” başlıklı yazımızdan bir bölüm:
(…) Dünyanın en büyük 4 bankası yeni bir dijital para geliştirmek için işbirliği yapma kararı aldı. Financial Times’ın haberine göre, İsviçre’nin en büyük bankası UBS’in başını çektiği yeni dijital para geliştirilmesi planında Deutsche Bank, Santander ve Bank of New York Mellon yer alıyor. Bu 4 banka, geliştirilecek yeni para birimini 2018 başlarında ticari kullanıma sunmayı hedefliyor. (…)
(…) Geçtiğimiz günlerde Amerikan Dolar’ının dünya hakimiyetini tehdit eden kripto para birimi Bitcoin borsası Bitfinex hacklendi ve 60 milyon dolar çalındı. Fiziki bir para olmayan Bitcoin’e olan güveni haberle birlikte sarsılarak 600 USD’dan 455 USD’lar seviyesine düştü. Böylece Shemitah döneminde varlıklarını Bitcoin’le korumayı düşünenlere bir nevi gözdağı verilmiş olundu.
Aynı şekilde geçen hafta ABD borsalarında birkaç dakika içinde 1.5 milyar Dolarlık altın satışı yapılarak yüzyıllardır güvenli yatırım limanı olarak görülen altının fiyatı düşürülerek yatırımcıların gözü korkutulmaya çalışıldı. Her ne kadar bu tür manipülasyonlar çok sık yapılsa da Cuma günü ABD merkez bankası FED’in bu sene faiz artırma olasılığının masada olduğu yalanını açıklamasının hemen öncesine denk gelmesi önemlidir.
İnsanların ABD Dolar’ına olan güveni canlı tutularak altın almalarının önüne geçilmeye çalışılıyor. Bitcoin’e yapılanın bir benzeri ilginç bir zamanlama ile altına piyasasında da yapıldı demek herhalde yanlış olmayacaktır.(…) 15 Ağustos 2016, Yeni Söz
(…) Çin, vatandaşlarına altın almalarını önerirken bizim Başbakan Yardımcımızın Ayşe teyzeden altınlarını bankaya koymasını istemesini pek doğru bulmuyoruz açıkcası. Özellikle Batıda zenginlerin paralarını altına çevirerek bankacılık sisteminin dışında olan özel kasalarda muhafaza etmeye başladığı bir dönemde, Türk insanının son ekonomik kurşunu olan altınını herşeyi ile göbekten Batı finans sistemine bağlı bankalara yatırılması bizce uygun değildir. Millet hükümeti seviyor Sn. Bakan ama kusura bakmayın her şeyini size emanet edecek kadar da güvenmiyor. Gözünü kırpmadan canını tankların altına atan bu millet, parlak iki metal parçasını da size verir. Merak etmeyin… Ama lütfen önce hak edin… HSBC Bank bu ülkede faaliyet gösterdiği müddetçe de bizden böyle şeyler istemeyin… (2 Ekim 2016, https://www.stratejikhaberanaliz.com)
Bu hatırlatmaları yaptıktan sonra gelelim bugüne:
Buna da şükür diyelim ve devam edelim.
Küresel şeytanların dergisinin 1988 kapağını yukarıda hatırlatmış ve 2018 yılı planlarından bahsetmiştik. İşte aynı derginin 31 Ekim 2015 tarihli kapağı.
Bu kez dijital para Bitcoin konu edilerek dünyayı döndüren bir çarkın içinde ve yine altın renginde resmediliyor. Konuyla alakalı makalede ise şöyle bir cümle var:
“Hatta bazı bankalar ve hükümetler bu yeni teknolojiyi incelerken, bazıları da kesin olarak onunla savaşacaklardır. Ama son yıllarda hükümetlere ve bankalara olan güvenin azalması göz önüne alınınca daha fazla denetim ve şeffaflık çokta kötü olmayabilir.” (31 Ekim 2015, The Economist)
Ve işte son günlerde gelişen olaylar. Bütün dünya bir anda 2018 yılına yaklaşırken “şeffaflığı” hatırlamışçasına büyük banknotları ve kağıt paraları ortadan kaldırma yarışına giriyorlar ya da denemeler yapıyorlar.
(…) Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 9 Kasım’da ulusal televizyonda yaptığı konuşmasında, 500 ve bin rupilik banknotların artık tedavülde olmayacağı, nakit olarak kullanılamayacağını açıklamıştı. Son 2 buçuk yılda yetkililerin yaklaşık 19 milyon dolarlık yasa dışı nakit paraya el koyduğunu hatırlatan Modi, verilen kararda, piyasaya sürülen sahte banknotların etkisinin olduğunu söyledi. Açıklamada, tedavülden kaldırılan banknotları bulunduranların ellerindeki parayı yıl sonuna kadar banka veya postane aracılığıyla hesaplarına yatırabilecekleri belirtildi. Kararla ülke ekonomisine milyarlarca dolar katkı sağlaması ve ülke genelinde son yıllarda artan vergi kaçakçılığı ve kara para ticaretinin minimize edilmesi bekleniyor. (12 Kasım 2016, Milliyet)
(…) 500 Euroların tedavülden kaldırılması ile terörizmin finansmanı ve kara para aklamaya karşı mücadeleye önlem maksadıyla alındığı açıklandı. 5 Mayıs 2016, İHA
Tüm bu haberlere ülkemizde durmadan yastık altı altınlarını bankalara çağıran siyasetçilerimizin haberlerini ekleyip, Panama belgeleri adı altında off-shore hesapların ortaya saçılmasını hatırlayın.
Peki Panama belgeleri açıklandığında istifa etmek zorunda kalan İzlanda başbakanını hatırladınız mı? 2008 ekonomik krizinden sorumlu tuttuğu bankerlere ceza vererek hapse attıran tek başbakan o idi.
Anlayacağınız bütün dünya aynı zamanda kara para ile mücadele etmeye karar verdi zannetmenizi istiyorlar. Aslında bütün dertleri Batı hegemonyasındaki batık finans sistemine yeniden şekil vermeye çalışırken yastık altı dedikleri, ulaşamadıkları / ele geçiremedikleri, varlıkları ortaya çıkarmak ve küreselleşmeye direnen ulus devletlerle savaşmak.
İşte sizin gözünüzün içine baka baka verdikleri küresel bir mesaj. 2012 yılında Brezilya’da yapılan Rio olimpiyatlarının kapanış seremonisi ve 1988 The Economist dergisi kapağı. Zümrüdü Anka (Phoenix) kuşunun altında yanan ateşe kadar her detay düşünülmüş olimpiyatların kapanışında, değil mi?
Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde ülkemizin yıllardır küresel sermaye ile ilişkilerini kuran iki ismin yani Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in üzerinden oluşturulan polemikleri hatırlayalım.
Bahse konu iki kişinin küresel sermayenin adamları olduğu iddiasında değiliz ama onlarla ilişkiyi sağlayan kişiler olduklarını varsayabiliriz.
Sonuçta Mehmet Şimşek’in yaptığı yorumda bahsettiği refah içindeki Avrupa ekonomisini yönetenlerin birçok zaman küresel sermayenin bankalarından biri olan Goldman Sachs’ın adamları olduğu da malumumuz.
“18 Kasım 2011 tarihli İngiliz Independent gazetesi “yeni demokrasinin bedeli ne? Goldman Sachs Avrupayı fethetti” başlıklı makalede inanılması güç bir portre çizer. Sıradan insanlar tasarruf tedbirleri ve iş konusunda endişelenirken, Avrupa’nın güç merkezlerinde olağanüstü bir değişim yaşanıyordu yorumuyla aşağıdaki tabloyu verir.”
Yeni Söz – 1 Mayıs 2016, Finansal 11 Eylül eşiğinde para savaşları ve Panama belgeleri (4)
Dolayısıyla son günlerde bu ikili üzerinde oluşan baskının bir şekilde bu savaşın bir yansıması olma ihtimali olduğu da düşünülebilir…
Doğu toplumlarının Batılı finans hegemonyasına karşı ellerinde tuttukları en önemli silah olan altına dönüş çağrısını çok gecikmiş ama doğru bir adım olarak görmekle birlikte bu altınları götürüp Türkiye’de yerleşik olan ama sahibi Türk olmayan bankalara yatırma çağrısı yapılmasını doğru bulmuyoruz. Halkların son ekonomik kurşunları olan altınlarını ellerinde tutmalarının önemli olduğunu düşünüyoruz. Zaten bu altınlar tıpkı nakit para gibi ihtiyaç halinde bozdurularak her daim ekonominin içinde dönmektedir. Kimin olduğu belirsiz bankaların faizden elde ettikleri milyarlık kar hanelerine yazılmamaları kimseyi üzmemelidir.
Altın borsası şu anda Londra merkezlidir ve Çin, Şangay 5’lisinin kurulduğu şehir olan, Şangay’ı altın borsasının merkezi yapmak için gizli bir savaş vermektedir. Bir süre sonra da elinde bulunan ve gerçek tonajını dünyadan gizlediği altın stoku ile bu amacına ulaşacağını varsaymak zannımızca yanlış olmayacaktır. O zaman İngiltere kraliçesinin altın külçeleri önünde verdiği pozların pek bir önemi kalmayacaktır.
ABD Dolarından kaçarken küreselci şeytanların planlarına tutulmamak için bağımsız bir altın ve hatta gümüş politikası geliştirilmelidir. Yoksa 1988 yılı The Economist dergisinin kapağında resmedilen Zümrüdü Anka kuşunun boynunda zincirli altın parayı bir bakmışsınız bize altın tasma olarak geçirivermişler de ruhumuz bile duymamış.
Son olarak dikkatimizi çeken ilginç bir not:
6 Aralık gününe 3,53 TL’den başlayan Amerikan Doları Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya ziyareti sırasında çok büyük bir düşüş yaparak 3,43 TL seviyesine düştü.
Acaba Başbakanın konuşmasında kırmızı ile işaretlediğimiz bölümde söylediği “Zenginlik merkezi Batı’da bir doygunluğa erişti ve Doğu’ya doğru hareket ediyor. Bu nedenle sorumluluğumuz var” cümlelerinde ki mesaj alındı mı dersiniz?
http://www.yenisoz.com.tr/paralar-yaniyor-zumrudu-anka-kanatlaniyor-mu-makale-17889
2 comments
Comments are closed.