İngiltere başbakanına suikast düzenlenmiştir. Çok büyük bir güç İngiltere’yi yutarak kendi sistemine entegre etmek istemektedir. Düşmanlar ülke içine sızarak her yerde sabotajlar ve suikastler yapmaktadır. İngiliz gizli servisi ve ordusu aciz durumdadır. Bu devasa operasyonu kim yapmaktadır?
Aynı sıralarda ABD ordusunun bir uçak gemisi filosu İngiltere’ye doğru yoldadır. İngiliz gizli servisinde bir avuç kafası çalışan adam ABD elçiliği ve konsolosluğuna giren çıkan adamları takip ederek ülkede terör olayları yaratan grupların ABD ile ilişkili olduğunu, bunların İngiltere’yi çok zor duruma düşünerek ABD’den yardım istemek zorunda bırakmak için bir operasyon yaptıklarını keşfederler. Bu amaçla ülkeye 50 farklı özel eğitimli sabotaj/suikast birimleri sokulmuştur. En sonunda iyice sıkışan İngiliz hükümeti tarafından ABD’den yardım istenecek ve bu vesileyle İngiltere’ye çıkan ABD birlikleri direnişle karşılaşmadan kolayca ülkeyi işgal edecektir.
Bu romanın 1998 yılında, yani ülkemizde post-modern darbe yaşandığı yılda bir İngiliz yazar tarafından yazıldığını, geçtiğimiz günlerde İngiltere’de Brexit olduğunu, artık İngiltere’nin ABD sömürgesi olma yolunda hızla ilerlediğini not olarak düştükten sonra asıl konu olan ülkemize dönelim ve bu romanı Türkiye’ye uyarlayalım.
1 Mart tezkeresi ile ABD bütün Türkiye genelinde 80.000 asker konuşlandırarak Karadeniz bölgesinden İstanbul’a kadar adeta Türkiye’yi işgal etmek ister.Meclis ve askerin bir kısmı direnir ve tezkere geçemez. ABD intikam yemini eder. Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarını yapan Amerikancı FETÖ ile hem milli hem Almanya ve modern Türkiye’nin kurucu kafası İngiltere’ye yakın gruplara darbe yapılır.Birkaç suçlunun yanında birçok suçsuz insanın içeri atıldığı Ergenekon ve Balyoz operasyonları sonrasında işler çözülemez hale gelince herkes serbest bırakılır.Tarihinde ilk defa MİT’i yurtdışında operasyonel hale getiren MİT başkanı içeri alınarak ortadan kaldırılmaya çalışılır.17/25 Aralık operasyonları ile hükümet düşürülerek devlet kaosa sürüklenmeye çalışılır.PKK ile barış süreci Batılı gizli servisler aracılığıyla akamete uğratılır.Gezi olayları ile sivil kalkışma denenir ama başarılı olunamaz. CHP DHKP-C partisi haline getirilir. Suriye’de devleti yöneten Nusayrilere sempati besleyen tipler partiyi ele geçirir ve kendi ülkesine ve devletine karşı PKK ile birlikte direnişe başlarlar.Bir yandan da devasa terör olayları ile PKK/PYD/IŞID eliyle ülke yönetilemez hale getirilmeye çalışılır. Güneydoğu bölgemizde bizimle çatışmaya giren birçok ABD ve batılı paralı askerleri ölü ele geçirilir. Güneydoğu bölgesi 400 den fazla şehit verilerek ABD kontrolündeki PKK/PYD’ye bırakılmaz.
Buraya kadar kısa bir tarih verdik. Artık planın son aşaması yani daha direk müdahale deneniyor. Çünkü yaptıkları her plan ellerinde patladı. Hatırlarsanız ABD son dönemde İncirlik üssünün DAEŞ operasyonları için açılmasını istemişti. Uzun süre buna direnen hükümet sonunda üssü ABD operasyonlarına açmış ama aynı zamanda Alman askerlerini de üsse getirerek bir manada check and balance oluşturmaya çalışmıştı sanki.
İşte bugün o üssün komutanı tutuklu çünkü Türkiye’nin Meclisini, İstihbarat servisini, polisini, halkını bombalayan F-16 uçaklarına yere inmeden yakıt ikmali yapma imkanı veren ve hava da uzun süre kalmalarını sağlayan tanker uçaklar İncirlik üssünden havalandı. Onun için darbe girişimi sonrası İncirlik üssü acilen kapatıldı. THY’nin sivil uçakları uçarken İncirlik üssünün kapatılması anlayana başlı başına bir mesajdır. Ayrıca ABD’nin nükleer silahları bu üs içinde tutulmaktadır.
Türkiye’nin Rusya ile anlaştığı gece Atatürk havalimanına saldıranlar aslında darbenin havadan geleceğinin mesajını vermişti adeta.
Lafı evirip çevirmeden;Türkiye Anglo Sakson ABD/İngiltere koalisyonu ile ve mesele Türkiye’nin ipini çekmek olunca bütün farklılıklarını bir kenara bırakarak çakallar sürüsü gibi yanyana gelen Haçlı ittifakı ile savaştadır.
Batı finansal çöküştedir ve düşerken İslam dünyasının baş direniş merkezini de düşürmek istemektedir. Onun için Müslüman halklar Kosova’dan Filistin’e ayakta iken, Batının kucak köpeği Mısır’ın Sisi’si gibiler BM’de çıkacak darbe karşıtı sahte bildirilere bile tahammül gösterememektedirler.
1960 darbecilerinin imzaladığı ve ihanetleri belli olmasın diye 1957 yılından başlattıkları ABD ile Stratejik kölelik anlaşmasını onların istediği şekilde imzalamayacağını 2007 yılında bildiren Türkiye hükümetine karşı o tarihten beri dozu gittikçe artan bir saldırı vardır. Bu saldırı artık giderek dozajını artırmaktadır. Dünyaya yeniden nizam verecek yeni ekonomik kriz öncesinde Türkiye’yi düşürmek istemektedirler.
Şimdi Batıya karşı acımasız direnişin zamanıdır.
Özellikle İngiliz ve ABD elçilikleri kuşatılarak (zarar verilmeden) bütün giriş çıkışlar kameralara kaydedilmelidir. Üzerlerinde baskı oluşturulmalıdır.
İncirlik üssü halkımız tarafından kuşatılmalıdır. Gerekirse ABD’li personel oradan çıkarılarak nükleer silahlara dahi el konulmalıdır.
Korkakların tarih yazamayacağı unutulmamalıdır. Türkiye ile eşzamanlı olarak İslam ordusunun tek nükleer gücü Pakistan’ın da darbe söylentileri ile çalkalandığı ve yine İslam ordusunun finansal gücü Suudi Arabistan’ın da en kutsal mekanlarının bile bombalanarak aynı şekilde karıştırılmaya çalışıldığı unutulmamalıdır.
İslam coğrafyasını yüzyıl önce paramparça eden Batılı güçlerin en zayıf olduğu zamandır. İç çekişmelerle vakit kaybetmeden birlik olmanın 1918’de düşen bayrağı tekrar kaldırmanın zamanıdır.
Siz bu yukarıdaki haberi, ıslak rüyalar gören dış güçlere karşı “sizinle topyekün milletçe sokak sokak savaşırız” mesajı olarak algılayın.
Sahi şu günlerde ABD 6. Filosunun konumu nedir? Sonbaharda Akdeniz’e gelecek olan Rus ve Fransız uçak gemilerine eşlik edecek midir?
Sloganlarla değil, düşmana akılla karşı koymanın zamanıdır…