Donald Trump’ı destekleyen güçlerden nasıl bir hamle gelecek diye bekleniyordu zaten.
Geldi. Hem “Müslüman” bir teröristten geldi, hem de saldırıyla ABD’de bu olaydan en iyi yangın yapacağı bilinen eşcinseller hedef alındı. Amerika’da eşcinsel olduğunu ifade edenlerin sayısının 10 milyonu bulduğu, blok olarak Demokratları destekledikleri ve güçlü lobilerinin bulunduğu biliniyor.
Saldırıdaki kombinasyonun derin Amerika’nın aklı olduğundan şüphe yok.
ABD’deki Müslümanlar üzerine, yıllarca onların arasında yaşayarak en kapsamlı çalışmayı yapan, bu arada Muhammed Ali ve ailesiyle de sıcak ilişkiler kurmayı başaran Doç. Dr. Nuri Tınaz önceki gün Avrupa’da Gündem programında konuğumdu.
Amerika’da şu anda büyük bölümü Afro Amerikan siyahîler olmak üzere, Hispanikler (İspanyol-Latin kökenliler), Pakistan, Malezya, Endonezya, Hindistan, Bangladeş, İran ve Türkiye kökenli 7.5 milyonu geçkin Müslüman nüfus yaşadığını söyledi Nuri Tınaz.
Tınaz, evvelden Müslümanlardan Cumhuriyetçilere de oy kaydığını, ancak Donald Trump’ın İslamiyet düşmanı ırkçı söylemleri üzerine, Kasım’daki başkanlık seçimlerinde Müslümanların yüzde 90 oranında blok olarak Demokratların Başkan adayına oy vereceklerini anlattı.
Muhammed Ali’nin ölümü nedeniyle düzenlenen anma töreninde Bill Clinton’ın konuşmacı olması da tesadüf değil.
İşte bu durum Donald Trump ve onu destekleyenlerin hiç de hoşuna gitmedi. Çünkü Trump, öylesine hastalıklı bir şekilde toplumun ötekileştirilmiş kesimlerini hedef aldı ki sadece Amerikalı siyahî ve diğer etnik Müslümanlar değil, çeşitli dinlerdeki 50 milyon Hispanik, 42 milyon siyah, toplumun tüm ezilen kesimleri ve eşcinsellerin de Hillary Clinton’a oy vereceği açıkça belliydi. Trump’ın işi hakikaten zordu ve bunu tersine çevirmek gerekiyordu.
İki gün önceki programda tam da “Bu tabloya bakarak Trump’ın kazanması zor” diye konuşuyorduk ki Doç. Dr. Nuri Tınaz “Tabii DAEŞ ya da İslam referanslı radikal bir örgüt saldırısı olmazsa” deyiverdi.
Amerika bu, her şey olabilirdi ve oldu.
Kendini Afgan cumhurbaşkanı ilan eden meczup bir baba ile akıl hastası annenin oğlu olan ve bir gün öncesinden 911 ihbar hattını arayarak kendisini “DAEŞ’liyim ben” diye takdim eden terörist, eşcinsellerin gittiği bir kulübü bastı ve 50 kişiyi katletti. 50’den fazla da yaralı var ki bir kısmı ağır durumda.
Saldırı, zamanlaması, saldırganın niteliği ve seçilen hedef açısından son derece manidardı.
Anlaşıldı ki derin Amerika, vatandaşı olan Müslümanları açık bir tehdit olarak görüyor.
Doç. Dr. Nuri Tınaz’ın aktardığı bazı rakamlara ve bilgilere göz atmak bile bu bakış açısını anlamak için yeterli:
11 Eylül saldırısıyla İslâmiyet’e geçişte bir azalma meydana gelse de bugün ABD’de 7.5 milyon Müslüman var ve bu nüfus giderek artmakta. Amerikan beyaz polisinin yılda sistematik olarak 350-400 siyahı çeşitli bahanelerle öldürmesi boşuna değil.
Siyahî Müslümanlar Amerika’daki Yahudi lobilerini de ciddi biçimde korkutmakta. Sebebini Malcolm X ile başlayan örgütlenme biçimlerinde aramak gerekiyor. 1960’ların başına kadar sisteme karşı radikal çıkışlarıyla tanınan Malcolm X, hacca gidip İslam dünyasını tanıdıktan sonra rasyonelleşmeye ve farklı adımlar atmaya başladı. Bir konuşmasındaki şu sözleri tüm Amerikalı Siyah Müslümanlara rehber oldu:
“Yahudilerden çok şey öğrenmeliyiz. Onların nasıl sisteme entegre olup dışlanmışlıktan kurtulduklarını ve sistemi yönlendirir hâle geldiklerini anlamalıyız. Biraz çıkarcı bir duruş gibi algılansa da ancak bu yöntemle Müslümanların lehine yol alınabilir…”
Malcolm X’in önerileri öylesine etkin biçimde uygulandı ve yaygınlaştı ki bugün Amerikalı siyah Müslümanların yüzde 45’i yüksek öğrenim yapmış durumda. Beyaz Amerikalılardan bile yüksek bir oran bu. Bazı şehirlere yüzde 90’a varıyor. Bu da Müslümanların tüm kamusal alanlarda, iş dünyasında ve hayatın her alanında varolabilme başarısı gösterdiğini anlatıyor bize.
Üstelik böylesi bir gelişmişlik düzeyi İslamiyet’e teveccühü giderek artırmakta. ABD’de 10 milyonluk bir nüfusa sahip olmaktan öte iş dünyasında ve siyasetteki hâkimiyetleriyle Amerika’yı piyon olarak kullanan Yahudiler de artık siyah Müslümanları ciddi bir rakip olarak görmekte.
Donald Trump’ın başkanlık yarışındaki kariyeri, dediğimiz gibi bu saldırıdan ciddi biçimde beslenecek. Nitekim saldırıdan hemen sonra Trump fırsatı kaçırmadı ve Hillary Clinton’ı Müslümanlara destek vermekten vazgeçmeye çağırdı.
Kısaca küresel muktedir Yahudi ailesi Rothschilds’lerin desteğini aldığı söylense de Demokratları zor günler bekliyor.
Aslında sadece Demokratları değil, dünyayı çok zor günler bekliyor.