Finansal 11 Eylül eşiğinde para savaşları ve Panama belgeleri (4)…

GOLDMAN SACHS VE AVRUPA BİRLİĞİ ÖRNEĞİ
18 Kasım 2011 tarihli İngiliz Independent gazetesi “yeni demokrasinin bedeli ne? Goldman Sachs Avrupayı fethetti” başlıklı makalede inanılması güç bir portre çizer. Sıradan insanlar tasarruf tedbirleri ve iş konusunda endişelenirken, Avrupa’nın güç merkezlerinde olağanüstü bir değişim yaşanıyordu yorumuyla aşağıdaki tabloyu verir.

Finansal krizin en sert yaşandığı dönemde AB’nin en stratejik yerlerinde Goldman Sachs’ın eski çalışanları bulunmaktadır. Eski IMF ekonomisti Simon Johnson 13 Banker kitabında; Goldman Sachs ve diğer büyük bankaların finansal krize kadar hükümete çok yakın durduklarını bu yüzden ABD’nin bir oligarşi haline geldiğini yazar. En azından Avrupalı politikacıların ABD’deki gibi şirketler tarafından “ücretlerinin ödenip satın alınmadığını” belirten yazar “Onun yerine Avrupalı politika eliti ile bankerler arasında ortak bir dünya görüşü, ortak amaçlar ve karşılıklı olarak takviye edilen bir kendini kandırma durumu” olduğunu belirtir. Yukarıda ki tabloda görünen durum fazlaca da bir yoruma mahal bırakmamaktadır.
DÜNYANIN SON DURUMUNA BAKALIM;
Avrupa’da bankalar negatif faiz vermektedirler.
ABD faizi bir türlü gerçek manada artıramamaktadır ve ABD ekonomik verilerinin manüple edildiği konusunda çok ciddi ithamlar vardır. 2015’in Şubat ayında dünyaca ünlü araştırma şirketi Gallup’un CEO’su CNBC canlı yayınında Obama yönetiminin işsizlik rakamlarının tamamen gerçeği yansıttığını, tersini iddia etmesi durumunda kendisinin ortadan kayboluvereceğini ve akşama sağ salim eve varmak istediğini söyledi.

Aynı şekilde Çin’in de ekonomik verileri hakkında yanıltıcı bilgi verdiği iddia edilmektedir.
Düşen petrol fiyatları petrol üreticisi ülkelerin gelirlerinde büyük düşüşlere yol açmakta ve ekonomilerini zorlamaktadır.
Japonya’da yaşlılar hayatta kalabilmek için hırsızlık yapmakta ve bile isteye hapse gitmektedirler.
Birçok ülkede doğum oranları negatif yada negatiflere yakın seviyelerde seyretmekte ve bu durum ülkelerin sosyal sigorta sistemlerini vurmaktadır.
Afrika kıtası ve Ortadoğu merkezli İslam coğrafyası savaşlarla yıkılmaktadır.
Bütün dünyada yeniden bir paylaşım savaşı yaşanmaktadır.
Dünyada üretimin parasal değerinin yaklaşık 60 trilyon Dolar olduğu hesaplanırken türev piyasalarında yapılan işlem hacminin ise bu miktarın tam 10 katı olan 600 trilyon Dolar seviyelerinde olduğu söylenmektedir. Yani dünyada mevcut para döngüsünün yüzde 90’lık bölümü sanaldır ve gerçek değildir. Bu paranın ancak global ölçekte bir yıkımla nasıl ortadan kaldırılabileceği konusunda dehşet senaryoları çizilmektedir.
Son bir yıldır bütün dünyada bitmek bilmeyen bir nükleer savaş söylemi süregelmektedir.  Küreselcilerin prensi, para spekülatörü, kadife devrimlerin sponsoru, açık değil totaliter toplum vakıflarının babası George Soros’dan bir alıntı yapalım;
“ABD’li milyarder Soros, 3. dünya savaşı riski olduğunu ve bunun büyük bir kısmının Çin ekonomisine bağlı olduğunu söyledi. Dünya Bankası’nda gerçekleşen Bretton Woods konferansında konuşan Soros, böyle bir savaşın çoğunlukla Çin ekonomisinin işleyişine bağlı olduğunu dile getirdi. Eğer Çin’in ihracat ekonomisinden iç talepe odaklı bir ekonomiye geçiş çabaları tökezlerse, Çin’i yönetenlerin ülke birliğini korumak ve gücü ellerinde tutmak için dış çatışmalara teşvik etmeleri “olası”. Soros, “Eğer Çin ve ABD’nin Japonya gibi askeri müttefikleri arasında bir çatışma çıkarsa, üçüncü dünya savaşının eşiğine geleceğimizi söylemek bir abartı olmaz.” dedi. Ayrıca, Rusya ve Çin’de askeri harcamaların yükselmekte olduğunu belirten Soros, böyle bir senaryoyu engellemek için ABD’yi, “büyük bir taviz vererek” Çin para biriminin Uluslararası Para Fon’una katılmasına izin vermeye çağırdı. Böylece yuan, küresel rezerv parası olabilecek ve bu sayede dolara karşı muhtemel bir rekabet oluşturabilecek. Buna karşılık, Çin’in de benzer bir ödün vermesi, ve mesela hukukun egemenliğini kabullenerek ekonomisini yeniden düzenlemesi (…)
İşte burada Soros altın vuruşu yapıyor. Biz Çin’in para birimi Yuan’ın önünü açalım, Çin’de hukukun egemenliğini kabullenerek ekonomisini yeniden düzenlesin. Bir başka deyişle ekonomisini bize açsın…
PANAMA’NIN BELGELERİ VE ERGENEKON’UN BAVULU
Tekrar Panama belgelerine dönersek; Yazımızın başında belirttiğimiz gibi Panama’da yerleşik bir şirketten, FBI kontrolünde olduğu iddia edilen bir hacker aracılığıyla elde edildiği söylenen, küreselcilerin vahşi para spekülatörü George Soros’un destek verdiği  bir “vakfın” derlediği ve ABD’nin II. Dünya savaşı sonrasında kurulmasına onay verdiği ilk Alman gazetesi olan Süddeutsche  Zeitung tarafından yayınlanan Panama belgelerinin amacı neydi;
Bu konuda her kafadan yüzlerce ses çıkacaktır. Biz bir sonuca varmak yerine bir karşılaştırma yapalım. Ergenekon operasyonlarında bavullarla gelen binlerce belgenin siyasi amacı ne idiyse Panama belgelerinin siyasi/ekonomik amacı da odur. Belgeleri sızdıranın istediği şekilde yeni bir dizayn yapmak.

Yukarıda uzun uzun anlattığımız para savaşlarının sebebi işte bu yeni dizayn çalışmasıdır.  Bu yüzden milyonlarla ifade edilen belgelerin sözde tasnif edilip yayınlanan kısımlarından hedef ülkeyi bulabilir ve ne yapmak istediklerini anlayabilirsiniz. Buna en güzel örnek İzlanda başbakanının başına gelenlerdir.
Şimdilerde unutuldu ama 1990’lı yılların başında dolaşıma sokulan ve çok kısa sürede gerçekleştirilecekmiş gibi gözüken yeni dünya düzeni her nedense bir süre sonra gündemden çıkarılmış daha doğrusu unutturulmuştu. Peki sloganları ne idi.
“Kaostan sonra yeni dünya düzeni”.
Bugün dünyanın içinde bulunduğu durum göz önüne alınınca planın birinci bölümü başlamış gibi gözükmektedir…
Bitirirken son bir not: Batının önünüze serdiği her belgeye balıklama atlamayın. Onların size sunduğunu değil saklamaya çalıştıklarını bulmaya çalışın. Sonra bavuldan çıkan, internetten gelen binlerce belge arasında doğruyu yanlıştan ayıracağım diye sabahlara kadar çalışıp yorgunluktan şeker hastası olursunuz. Tıpkı belge saklamak yerine yeni bir taktikle binlerce belgeye boğulan TBMM Susurluk araştırma komisyonu başkanı Sn. Elikatmış’ın başına geldiği gibi.
İngilizlerin dediği gibi; “Bedava yemek diye bir şey yoktur”
Kendinizi boşa helak etmeyin.