Ve karşınızda Kanal savaşları…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı’nda konuştu.Konuşmasında Kanal İstanbul’a da değinen Cumhurbaşkanı, ‘Arkadaşlar, Kanal İstanbul olacak’ dedi.
‘KANAL İSTANBUL’U YAPACAĞIZ’
Kanal İstanbul yapıldığı anda Kanal İstanbul’un her iki tarafında gerçekten İstanbul’un şanına yakışır konutlarla, Kanal İstanbul’un farklılık arz etmesi gerekiyor. Buna da hep ‘Olur mu canım’ diyenler çıktı. Arkadaşlar, Kanal İstanbul olacak. Kanal İstanbul’u yapacağız. Kim ne derse desin yapacağız.’

Hazar enerji rezervlerine yönelik mücadele tüm şiddetiyle devam ederken, yeni ve çok ilginç bir hamle tartışılmaya başlandı.
Türkiye ve Azerbaycan projesi TANAP ile Hazar-Akdeniz hattında enerji hattı tahkim edilirken, bu durumdan en fazla rahatsız olan iki ülke Rusya ve İran’ın karşı bir enerji nakil hattı geliştirmek için birlikte ‘sıradışı’ bir ihtimali değerlendirdikleri iddia edildi.
Rus resmi haber ajansı TASS’a göre, İran’ın Rusya Büyükelçisi Mehdi Sanai geçtiğimiz hafta St.Petersburg’da öğrencilerle yaptığı sohbette Hazar’dan Basra Körfezi’ne uzanacak bir kanal projesinin iki ülke arasında görüşüldüğünü söyledi.
Konuyu analiz eden Middleeastmonitor internet sitesine göre Rusya ve İran Dışişleri Bakanları düzeyinde yapılan görüşmelerde, Hazar’dan Basra Körfezi’ne uzanacak Kuzey-Güney enerji hattı çalışmalarının hızlandırılmasına karar verildi.
İran Dışişleri Bakanı Zarif’e göre bu koridorun Azerbaycan üzerinden geçmesi düşünülüyor ve bu projeyle sadece İran, Rusya ve Azerbaycan vatandaşları faydalanmayacak, ucuz enerji nakil hattı fırsatıyla tüm Asya ve Avrupa istifade edebilecek.
Peki böyle bir proje gerçekten varsa ne anlama geliyor?
Bu söylentinin tam da şimdi çıkması, Dağlık Karabağ çatışmasının da 22 yıl sonra yeniden gündemimize gelmesiyle benzer bir yerde duruyor: TANAP ile Hazar’da İran ve Rusya kaybediyor.
Hazar’ın statüsü hâlâ tartışmalı..
İran’ın kendisine ait olduğu iddia ettiği bölge üzerinden düşündüğümüzde bile, bu kanalın Azerbaycan topraklarından geçmesine gerek yok. Ama buradaki stratejik hamle, TANAP ile kaybettikleri Azerbaycan’a yeni bir alternatif sunmak.
Hazar-Basra Körfezi kanalının maliyeti uzun dönemde ancak Azerbaycan ve Türkmenistan doğalgazlarının da dahil olmasıyla karşılanabilir.
Bu maliyet, projenin yapım maliyetinden ziyade sürdürülebilirliği ve güvenliği ile ilgili.
Hazar-Basra Kanal projesi şimdilik ‘hayali’ de olsa, TANAP’ın stratejik anlamını ve jeopolitik önemini gösteren bir işaret fişeği oldu.
Doğrusu biz pek heyecanlanmadık ve bu blöfe çok güldük. Ama çok heyecanlanan birileri çıkmış. Kimin ‘tarafı’ olduğunu bildiğiniz Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar’ı bakın nasıl heyecan basmış bu konuda.

(…) Gelelim bütün bunları niye anlattığımıza…
Anlattık, çünkü;bu projeyle Rusya savaş gemileri de açık denizlere Türkiye boğazlarına ihtiyacı olmadan inebilecek.Böylece Basra Körfezi’nde rahatça faaliyet gösteren Amerikan donanmasına rakip olabilecek.Tabii bu arada İstanbul ve Çanakkale boğazlarının askerî ve ekonomik önemi azalacak.Dolayısıyla hemen bir tespit yapmakta fayda var, geçecek gemi sayısı azalacağından Kanal İstanbul projesi finansal olarak geri dönüşü olmayan bir proje hâline gelebilir.
Yeri gelmişken hatırlatalım,Kanal İstanbul projesinin maliyeti 7 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Yani Hazar- Basra geçidi projesiyle aynı tutarda oluyor Kanal İstanbul’un maliyeti. Eğer Kanal İstanbul projesinin finansal geri dönüşü olmazsa boşuna 7 milyar dolar harcamaya gerek yok.Sözkonusu kaynak GAP’ın tamamlanması için kullanılabilir. Böylece Türkiye tarımsal hâsılasını 63 milyar dolardan 200 milyar doların üzerine çıkartabilir. Bir de ilave 3 milyon istihdam sağlanır.
Anlayacağınız ortada ciddi bir ekonomik tercih sorusu var. Kaynaklar hangi projeye yönelecek, Kanal İstanbul’a mı yoksa GAP’ın bitirilmesine mi? İyi bir çalışma yapmakta fayda var. Bir de Van Gölü üzerinden Hazar Denizi- Basra Körfezi kanalına bağlantı mı yapmak gerekiyor, sorusu gündeme geliyor. Çünkü dünyanın ekonomik merkezi Pasifik’e kayıyor. O hâlde bu yeni gelişmeleri dikkate almakta fayda var.Aksi takdirde Kanal İstanbul beyaz fil’e dönüşebilir.
Bu zeka abidesi yazarın yazısındaki bir iki noktaya bakalım:
İki kanalın maliyeti de aynıymış, yani 7 milyar dolar. Aşağıdaki haritadan iki kanal için kazılacak mesafelere bakınız. Herhalde daha fazla söze hacet yok. İran’ın orta kesiminin dağlık olduğu göze almadık bile bu haritada. En kısa düz çizgiyi çektik.

Yazarın askeri bilgisi ise daha bir muhteşem. Rusların bir iç deniz olan Hazar filosundaki birkaç korvet, hücumbot ve çıkarma gemisinin, uçak gemileri ve Aegis kruvazörlerinden kurulu ABD 6. filosuna kısa yoldan gelerek rakip olacağını söylemekte.
Ayrıca bu sözde kanalın kontrolü tamamen İran’da olacağına göre Türkiye’ye yada İran’a muhtaç olma konusunda değişen birşey yok. Her durumda Rusya bir ülkeye muhtaç olmuş olacak ki doğalgazda rakibi olan İran’a muhtaç olması Rusya için daha büyük bir handikaptır. Bugünkü müttefiklik durumu geçicidir ve iki ülke arasında yarın ne olacağı meçhuldür. Değil İran’ın, bu ekonomik kriz döneminde hiçbir ülkenin böyle devasa bir projenin altından kalkamayacağı/yatırım yapmayacağı konusuna ise hiç girmiyoruz.
Son olarak yazarın kanal karşıtı çizgisini GAP’a önem vererek kamufle etmeye çalışması ise komik olmuş. Bunu yutacak insan artık kalmadı bu topraklarda.
Oturup bu önemsiz yazarın yazdıklarını analiz etmekle niye vakit kaybettiğimizi düşünebilirsiniz. Sadece bu memleket düşmanlarının Türkiye’ye rakip olacak her ülke ve her projeye nasıl güvercin taklaları atarak ve bir damla bile düşünmeden sahip çıktıklarına, diğer taraftan memleketimizin projelerine nasıl köstek olmak için çırpındıklarına örnek olsun istedik.
Tesadüf müdür bilinmez ama şu anda kanalı olan iki ülkeden yayılan haberlerde dünya gündemine oturdu. Birisi Panama kanalının bulunduğu ülkeden yayılan Panama belgeleri diğeri ise Süveyş kanalının sahibiMısır’ın Suudi Arabistan’a bıraktığı adalar.
Bakalım daha başka ne projeler göreceğiz.