Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi, kısaca bilinen adı ile DHKP-C’nin artık bir partisi var. Malum bir diğer Kürt görünümlü kriptoların partisi Türkiye’ye takoz koyma görevini büyük bir başarı ve özveri ile uzun zamandır sürdürmekte idi. Ama yaptığı taktik hatalar ve devletin başarılı çalışmaları sonrasında artık iyiden iyiye kaybettiği belli olan savaşın üzerine birde barış masasına dönme şansını kaybedince acilen yeni bir terör örgütüne ihtiyaç hasıl oldu.
Hani ASALA yaptığı taktik hatalar sonucu bittiği günlerde hemen yerine PKK’nın kurularak ikame edilmesi gibi. Türkiye dertsiz bırakılmaya gelmeyecek bir ülke. Bu haliyle bile bazılarının canını fena halde sıkıyor.
Konuyu dağıtmadan hemen sadede gelelim. Geçtiğimiz günlerde CHP olağan kongresi yapıldı ve çıkan sonuç belli.
Bazıları yukarıda Akit gazetesinde yeralan manşete çok kızarak bu manşetin mezhepçilik ve nefret suçuna girdiğini iddia ettiler. Bunu söyleyenlerin senelerdir bu ülkede Müslüman halkı aşağılayan insanlarınta kendisi olduğunu söylememize gerek yok herhalde. Aslında burada asıl suçu gizlemeye çalışanlar CHP’de ‘bölücü Alevi’ (Alevi vatandaşlarımızı tenzih ediyoruz) olmadan bir yere gelinemeyeceğini gösteren CHP’nin kendisidir. Yoksa kimse Alevilere birşey filan dememektedir. Burada söylenen PKK cenazelerine katılmaktan başka iş yapmaya fırsat bulamayan ve Alevilerin içine sızmış olan İslam ve Türkiye düşmanı ruhu bozuk, tasmasının ipinin ucu Avrupa ve ABD’de olan takımdır. Allah’tan Alevi vatandaşlarımız bu oyunu görmekte ve bu güruhun başlatmaya çalıştıkları iç savaşa, kargaşaya vb toplumsal olaylara destek vermemektedirler. İşte tam burada DHKP-C devreye girmekte tıpkı PKK’nın Kürt halkının bir kısmını terörize ettiği gibi Alevi kesimleri bu terör örgütünün bayrağı altında birleştirerek Türkiye karşıtı koalisyonu genişletmek istemektedir.
Size burada uzun uzun DHKP-C’nin kanlı tarihini anlatıp detaylarla sıkacak değiliz. İlgilenenler www.atin.org sitesinden eski MİT kontr-terör daire başkanı Mehmet Eymür’ün yazısına bakarak detaylı bilgi sahibi olabilirler. Biz kısaca bu örgütün derin Avrupa’nın taşeronu olduğu bilgisini paylaşalım. Bu örgütün bir benzerini görmek isteyeni de Yunanistan’da kurulu derin Avrupa’nın 17 Kasım terör örgütünü incelemeye davet edelim.
O zaman oyunun ne kadar global ölçekte oynandığını ve aradan karbon kağıdını kaldırdığınızda iki şablonun tam olarak nasıl üst üste geldiğini şaşırarak göreceksiniz.
Konumuza dönersek derin Avrupa’nın terör örgütü DHKP-C’nin oyun planı ile Türkiye’yi parçalamayı takıntı haline getirmiş Haçlı koalisyonunun CHP’nin yeni üst yönetiminde nasıl temsil edileceğine bir iki örnekle bakalım.
Böke kod: Küresel baronlarla ekonomi koordinasyon sorumlusu,
Tanrıkulu kod (TR705): Stratfor (ABD gölge CIA kuruluşu) koordinasyon sorumlusu
Erdem kod: İran/Suriye/Rus istihbaratı ile koordinasyon sorumlusu
İlgezdi kod: PKK’lı cenazelerinin takibi ve PKK’dan sorumlu HDP’li Kürkçü kod ile bağlantı/koordinasyon sorumlusu
Şimdi görevlendirmenin ne olduğuna bakalım. Haberimiz Amerikan Newsweek dergisinden :
Newsweek dergisinin 2016 simülasyonunda 8. sırada Türkiye’de iç savaş varmış. Görünen o ki HDP ve CHP’de hızla bu değirmen su taşımaya devam ediyor. Bizde Newsweek dergisinin karnından konuşarak yaptığı simülasyonu biraz açarak geliştirelim.
HDP ve CHP den barış yanlısı ve milli olanların ayrılması ile bölücü PKK ve DHKP-C çizgisinde olanların CHP ve HDP içerisinde kalarak daha sonra tıpkı genel seçimlerde yaptıkları gibi bir koalisyonla tek bir parti bayrağı altında birleşmesiyle yeni parti oluşur.Böylece HDP/PKK ikilisine CHP/DHKP-C ikilisi katılarak cephe genişletilir. Sözde Alevi ve sözde Kürtlerin ortak ayaklanması ile Türkiye’de iç savaş senaryosu uygulanmaya başlar. NATO ve Rusya boşu boşuna Akdeniz’e ve Suriye sınırına yığılmadılar. Hepsi bir beklenti içinde akbabalar gibi paylarını almayı bekliyorlar. Türkiye’de ki adamlarının bu kadar hareketli olması bu yüzden.
Özrü kabahatinden büyük bir vekil. Aslında ‘sadece’ sokak sokak demiş kendi söylemesine göre. HDP’nin Güneydoğu hendeklerine CHP, metropollerin sokaklarını çatışma alanı yaparak yardım etmeyi mi planlamaktadır?
Emniyet bir önceki operasyonda ‘apartman dairesinde 11 çelik kapı mı olurmuş’ diyerek DHKP-C’lilere sahip çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile bir kısım medyaya baskının görüntülerini yayınlayarak cevap verdi. 14 Mart 2013
Yukarıdaki haberler Avrupa ve taşeron partisi CHP’nin, yine Avrupa’nın taşeronu olan terör örgütü DHKP-C ye verdiği açık desteği gözler önüne sermeye yetiyor. DHKP-C ve CHP birlikteliğinin iki tarafa da bir hayır getireceğini söyleyemeyiz. Sonları muhtemelen her tetikçi ve ayakçı gibi böyle olacaktır…
Sabancı cinayetinin tetikçilerinden Mustafa Duyar’ı, kendi arzusu ile teslim olmaya iten nedenler işte bu örgütten kurtulma duygusu. Sabancı cinayetinden sonra yurt dışına kaçan 1970 Hatay doğumlu Mustafa Duyar, gittiği yerlerdeki örgüt yöneticilerinin lüks yaşamlarını görünce nasıl aldatıldığının farkına varıyor. Villalarda oturan, Mercedes’ten başka arabaya binmeyen bu kişilere bakıp, kendi zavallı halini ve beş parasız, kuru ekmekle geçirdiği sıkıntılı örgüt hayatını anımsıyor. 1993’te İstanbul’da bir kuyumcu soygunu sırasında öldürülen Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği (TİKB) üyesi Nilgün Gök’ün cenaze töreninde polis tarafından gözlem altına alınmasını, Sabancı cinayetinden sonra saklanırken günlerce aç, susuz kalmasını, örgütün bütün talimatlarını, örgütün sadık bir neferi gibi bin bir zorlukla, hayatını tehlikeye atarak yerine getirişini hatırlıyor. O zaman hayatın gerçekleri ile baş başa kalıyor, nasıl aldatıldığını ve kullanıldığını anlıyor. Kararını veriyor ve Şam Büyükelçiliğine giderek teslim oluyor. Şam’da görevli bir diplomatın arabasının bagajına saklanarak Türkiye’ye getiriliyor. Cezaevinde Nuriş Çetesi tarafından vurularak öldürülen Duyar, daha hayatın ne olduğunu anlamadan genç yaşında bu dünyayı terk ediyor. Zaten, Nuriş’ler öldürmese de kendi örgütü öldürecek. Örgütü terk ettiğine göre o zaten infaz listesine alınan ‘işbirlikçi hain ajanlar’ kategorisine girmişTerör örgütleri Mustafa Duyar’larla dolu. Girip, çıkamayan, ölümden başka kurtulma şansı olmayan zavallılarla. Gazete haberlerine bakıyoruz ve dehşet içinde insan bu kadar vahşi, acımasız olabilir mi diye kendi kendimize mırıldanıyoruz. Propaganda için kendi arkadaşlarını cezaevi koğuşunun demirlerine zincirleyip zorla ateşe veriyorlar. Sanki ortaçağda yaşıyoruz. Kendi yandaşlarını bile, gözlerini kırpmadan yakıp seyredebilen bu varlıklara insan demek mümkün mü?Zavallı kandırılmış genç örgütçüler, zavallı halk için, halka rağmen, halkın nefretini kazanmış, devrim hastası sakat beyinler ve zavallı terör mağduru masum insanlar.
İşlerini kolaylaştıran karanlık üniversite memurlarına Devlet teşekkür etmelidir…