2 yılda zirve? Kemal Derviş direk başa geçmişti…

Dünyada  o kadar hızlı değişimler yaşanıyor ki içeriye bakmaya fırsat bulamadık son zamanlarda. Basınımız dış güdümlü olduğu için ikinci elden haber almak yerine dünya olaylarına bakmayı tercih ediyorduk. Bugün biraz içeriye bakalım.
Alman/Yahudi ortaklı ihanet medyası ‘Doğan’ grubunun su almaya devam eden amiral gemisi Hürriyet gazetesinde bugün ;

ÖDÜLLÜ EKONOMİST
1972 yılında doğan Selin Sayek Böke, ekonomi alanında başarılı bir özgeçmişe sahip. ODTÜ İktisat Bölümü’nden mezun olan Böke, daha sonra Duke Üniversitesi’nde iktisat alanında yüksek lisans ve doktora çalışmalarını sürdürdü. Bu süre zarfındaDünya Bankasıprojelerinde danışmanlık görevlerinde de bulunan Böke, Güney Afrika, Doğu ve Orta Avrupa ekonomilerine dair projelerde görev aldı. Böke, 1999-2001 yılları arasında Bentley College’da Yardımcı Doçent olarak çalıştıktan sonra 2001-2003 yılları arasındaIMF’nin Washington DC ofisindeekonomist olarak çalıştı. 2010 yılında doçent olan Selin Sayek Böke, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanlığı ve İktisadi ve İdari Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini yürüttü.
EKONOMİDE MÜKEMMELİYET
Böke, 2007 yılında Almanya’daki Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün verdiği ‘Küresel Ekonomide Mükemmeliyet Ödülü’nü (Excellence Award in Global Economic Affairs) kazanan dört ekonomistten biri oldu. 2011 yılında da Mustafa Parlar Vakfı Teşvik Ödülü ve “Uluslararası iktisat alanında doğrudan yabancı yatırımların etkileri ve belirleyicileri konularındaki uluslararası düzeyde üstün nitelikli çalışmaları” nedeniyle 2010 yılında TÜBİTAK Teşvik Ödülü aldı.
PROJELERİ TARTIŞILDI
Böke, 2014 yılındaki CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine Parti Meclisi’ne girdi. Ekonomik Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Böke, 7 Haziran seçimlerinde CHP’nin, ekonomik programını hazırladı. Emeklilere iki maaş ikramiye, asgari ücretin 1500 TL olması, taşeron işçilere kadro gibi vaatler kamuoyunun yakın ilgisiyle karşılanırken, bu vaatlerin büyük bölümü 1 Kasım seçimlerinde diğer partilerin seçim bildirgelerinde de yer aldı.

Bu ‘sol’ partilerin küresel sistemin sıcacık kollarında yetişmiş olan insanlara olan sevgisi yeni değil. Hürriyet gazetesi boşuna çığırtganlık yaparak Selin hanımın 2 yılda zirveye gelmesini konu etmesini yadırgadık. Tarihin çöplüğüne gömülmüş bir başka ‘sol’ parti DSP zamanında yine küresel sistemin adamı Kemal Derviş neredeyse direk bakan olarak Türkiye’ye transfer edilmişti.

Kemal Derviş (10 Ocak 1949, İstanbul) Türk iktisatçı ve siyasetçi.
Babası Türk, annesi Alman’dır. İngiltere’de Londra Ekonomi Okulu’ndan ekonomi alanında lisans ve lisansüstü derecelerini aldıktan sonra ABD’nin Princeton Üniversitesi’nde doktorasını yaptı.
1973-77 yılları arasında ODTÜ ve Princeton Üniversitesi’nde ekonomi alanında ders verdikten sonra, 1977’deDünya Bankası’nagirdi. Bu kurumda 1996 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu başkan yardımcılığına yükseldi. Kasım 2000 ve Şubat 2001’de yaşanan iki mali krizin ardından Türkiye’ye davet edildi.22 yıldır sürdürdüğü Dünya Bankası’ndaki görevinden ayrılarak 3 Mart 2001 tarihinde Bülent Ecevit Hükümeti’nde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi.
Bu örnekten sonra biz hanımefendinin 2 yıl süren çabasını başarı olarak göremiyoruz, kusura bakmasınlar. Hakkını da yemeyelim şu anda iktidarda bir ‘sol’ parti yok.
Kafamızda isim konusunda takıldı kaldı. Bir araştıralım dedik ve böyle şeyler çıktı karşımıza. Hani bir kenarlarda dursun.
Ibranice ve Türkçedeki aynı sessiz harflerden oluşan isimleri yakınsatarak (çünkü Ibranice, sadece sessiz harflerle de (yani sesli harfleri temsil eden nokta ve işaretleri kulanmadan) yazilabiliyor böylece de sessiz harfler ayni oldugundan okunuslar ayni kabul edilebiliyor) Sumru = Semra = Samra, Nahit = Nihat, Marat = Murat = Mert, Ahmet = A’mit = Ümit, Rifat = Rafet, Barak = Berk, Ferdi = Ferid -> Feridun,Selin= Sülün = Selen, (…)
Sabetaycilarin iki ismi (ilk isim + orta isim) vardir, bunlardan biri yahudi ismini temsil eder. Mehmet ismi de Islamiyetle beraber bu ismi alan Sabetay Sevi yi simgelemekteydi. Özellikle ilk isim olarak kullanilir. Mehmet Ali, Mehmet Bülent vb. Karakaşlarda, doğan ilk erkek cocuguna Osman ismi verilirdi. Nadiren de olsa bu gelenek sürmektedir.Sabetaycilarda gunumuzde yaygin olan bir gelenek ise, doğan çocuğa annesinin ya da baba-annesinin kızlık soyismini vermektir.Burada onemli olan kokenini ya da soy agicindaki aile icinde kaybolmak uzere olan soyisimleri, yeni dogan cocuga ön isim olarak vererek o soyismini yasatmaktir. Böylece Türkçeye daha önce hiç kullanılmamış yeni ön isimler de katılmış olur.
Sabetaycılarda soyismi kullanımında ÖZELLIKLE ve ÖZELLIKLE Orta Asya’daki yer ve eski Türk Boy ve Devlet isimlerinden alinan kelime ve komutan-hakan-kral isimleri göze carpmaktadir.(…) Tarihte Türkler’in kurdukları hanedanlardan birisi de Eyyûbîler’dir. Eyyûbî hanedânı üyelerinin büyük çoğunluğunun adları, en eski Türk adlarıdır. Selahaddin’in ağabeyinin adı ‘Turan’şah’tır. Kardeşlerinin adları ise, ‘Tuğtekin’ ve ‘Böri”dir. ‘Atabek’ ismide Eyyubilerden gelir. Türk isimlerinden Artuk ismi Arapça’da Fazıl/Fadıl olarak geçer. Eski Türk hakanlarının isimleri güçlü hayvan adlarıydı ve ayrıca onlara lakap olarak kurt anlamına gelen ‘börü’ denirdi. Örneğin, Arslan, Pars, Evren,Bökegibi. Evren ve Böke ‘ejder’ manasına gelir.
Tabii birde aileye bakmak lazım. Hani derler ya ‘Anasına bak kızını al’ diye.

Kısacası aslında örgüt içinde bir çok insan gibi ‘militan’ bir insandı Füsun Abla ve verdiği mücadele de ‘militanca’ bir mücadeleydi. O nedenle başlıkta yer alan sözü son karşılaşmamızda söyleyen Ertuğrul Kürkçü her zaman olduğu gibi en ‘veciz’ şekilde tanımlamıştı onu. O ‘partizan’ olmadan ‘militan’ olunabileceğini gösteren bir insandı.

İzmirli Sn. ‘Selin’ ‘ Sayek’ ‘Böke’ hanımefendiye siyaset hayatında başarılar dileriz. Bu isim, aile ve CV ile başarısı garanti gibi ve elinden tutanının çok olacağı kesin.  Birilerinin tatlı tatlı demleyerek bir yerlere hazırladıkları kesin olan bu hanımefendiyi izlemeye devam edeceğiz. Lütfen sizde not alın…