Suriye’de her an gerçekleşebilir…

19 Şubat 2016 tarihli, ‘Haydut kuvvetler, Irak’ta Türkiye – ABD savaşı’ başlıklı analizimizi Suriye’de ABD kuvvetleri ile her an karşı karşıya kalabileceğimiz şu günlerde tekrar hatırlatalım;

Haydut Kuvvetler, Irak’ta Türkiye-ABD savaşı…
2009 yılı basımı Dale Brown’un ‘Rogue Forces’ (Haydut Kuvvetler) romanının konusu kısaca şöyledir:
Yeni seçilen ABD başkanı Irak’tan askerlerini geri çekme baskısı altında iken  Kürt milliyetçilerin (burayı PKK anlayın) Türkiye’ye saldırısı sonrasında Türk ordusu Irak’a girer. ABD başkanı ise bu saldırıyı önlemeye çalışır. Konu kısaca böyle. Kitabın İngilizce tanıtım özeti aşağıdadır.
Newly inaugurated president Joseph Gardner has followed through on his pledge to pull American forces out of Iraq. But the region has quickly re-emerged as a hot zone, as Kurdish nationalist attacks have led the Republic of Turkey to invade northern Iraq. Reluctant to recommit U.S. troops, the commander-in-chief turns to former president Kevin Martindale and retired Air Force Lieutenant-General Patrick McLanahan, who have left government behind for the lucrative world of military contracting. Their private firm, Scion Aviation International, is suddenly the only credible armed force in the region capable of blunting the Turks’ advances. America’s most lethal military contractor has become more powerful than anyone anticipated—too powerful for even the President to control.
Now Patrick McLanahan is going rogue, determined to take the fight directly to the Turks, and no one is going to stop him. But where does his loyalty ultimately lie: with his country, his commander-in-chief, his fellow warriors . . . or with his company’s shareholders?

Kitaptan bazı ilginç notlarımızı paylaşalım.

Türkiye Cumhurbaşkanının soyadı’Hırsız’dır. Başbakan Ayşe Akas adında bir kadındır. Kitap içinde anlatımlardan bu kişilerin eski başbakan Tansu Çiller ve Abdullah Gül’den esinlenildiği anlaşılmaktadır.

Kitabın biraz daha detaylarına girelim. Jandarma Genel Konutanının uçağına Diyarbakır askeri üssüne inerken füze fırlatan PKK uçağı şehrin üstünde düşürür, komutan yaralı olarak kurtulur. Türkiye ise Irak’tan Türkiye’ye açılarak buradan silah kaçıran PKK’nın açtığı tünelleri Irak içinde vurur ve bu sırada 13 ABD askeri de yanlışlıkla öldürülür. (Bugün Suriye’den açılan PKK-PYD tünellerine benzerliğini takdir edersiniz) Bu olay daha soğumadan PKK Beytüşşebap’ta bir karakola saldırarak 5 kişiyi öldürüp 12 kişiyi yaralayınca Türkiye Irak’a orduyu göndererek tampon bölge oluşturmak üzere harekete geçer. Burada ABD’nin paralı asker kategorisinde sayılabilecek ve ABD ordusundan bağımsız hareket eden bir generalin emrindeki ileri teknoloji silahlarla donatılmış bir birliğin karşı koyması üzerine çatışma çıkar ve yazarın ABD hava kuvvetlerinden emekli bir subay olması hasebiyle Türkiye çatışmada ağır zayiat verir. Çatışma, 6 ABD süpersonik ağır bombardıman uçağının Birleşik Arap Emirliklerindeki üslerinden kalkarak Diyarbakır hava üssünü bombalamaları ile son bulur. Ama ilginç olan son saldırının ABD başkanının haberi olmadan paralı asker sıfatında diyebileceğimiz özel bir askeri şirketin başındaki bir generalin emriyle yapılmasıdır.
İngilizce bilenler için kitabın ilginç bazı paragraflarını sizin için alıntıladık:
Türk özel timinin vahşiliğine atıf yapan paragraf:

Irak peşmergelerinin Kerkük-Yumurtalık boru hattını koruyabilecek düzeyde eğitimi olmadığına atıf yapan paragraf: (ki tam da bugün bu hat yine bombalandı)

Türkiye Cumhurbaşkanı ile ABD Başkanı arasında yaşanan telefon görüşmesi:

Diyarbakır hava üssünün ABD başkanından habersiz bombalanması:

Ve kitaptan çok ilginç bir paragraf:

Türkler niye böyle bir saldırı başlattı sorusuna cevaben:
‘Hayal kırıklığı, kızgınlık, intikam: bir düzine nedenle,’ dedi Patrick. ‘Türkiye şu saygı duyulmayan ülkelerden biri. Avrupalı değiller, Asyalı değiller, Kafkas yada Ortadoğulu değiller; Müslümanlar ama laikler. Önemli deniz ve kara yolları onların kontrolü altında, dünyanın en büyük ekonomilerinden ve ordularından birine sahipler. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde temsil hakları olacak kadar güçlüler ama hala Avrupa Birliğine kabul edilmiyorlar ve NATO’nun kızıl-saçlı üvey çocuğu gibi muamele ediliyorlar. Böyle bir durumda bende kızgın olurdum.’
2009 yılında yazılmış ilginç bir roman. Tavsiye ederiz. Özellikle bu günlerde…