Ömer Kayani
Küresel çekişmelerin ayyuka çıktığı, olayların haber akış hızına yetişmekte zorlandığımız bir Kasım ayı geçirdik.
Haliyle bu söylediğimiz, dünyada dönen olaylara kafa yorup anlamlandırmaya çalışanlar için geçerli sadece. Kendilerine aptal kutusu televizyonlar yada tekelleşmiş medyadan gelen haberleri akşam çayı ile birlikte yarım saat yudumlayanlar için “yeni bir haber yoktu”.
Son ayın olaylarına sütunumuz el verdiğince kısa kısa değinip büyük resmi anlamaya çalışalım.
TEK DÜNYA
Fransa Devlet Başkanı Macron geçen ay “Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği” (APEC) toplantısında konuşma yaptı.
“Ormandayız, iki tane büyük fil var ve gittikçe heyecanlanmayı deniyorlar. (cümle düşüklüğü İngilizce konuşan Macron’a ait) Eğer daha da heyecanlanıp savaş çıkarırlarsa ormanın kalanı için büyük bir problem olacak. Bütün hayvanların işbirliğine ihtiyaç var, kaplanlar, maymunlar vs. (…) Siz ABD’nin mi yoksa Çin’in tarafında mısınız? Çünkü gittikçe artan bir şekilde birçok kişi dünyada iki farklı düzen istiyor. Bu büyük bir hata, ABD ve Çin için bile. Bizim tek bir küresel düzene ihtiyacımız var.”
Son cümle zaten daha fazla yorum yapmaya gerek bırakmıyordur herhalde.
G20 VE AŞI PASAPORTLARI
Yine geçen ay Bali’de yapılan G20 zirvesine paralel olarak yapılan B20 (Business) toplantısında Endonezya Sağlık Bakanı Budi Gunadi Sadikin şunları söyledi.
“DSÖ tarafından onaylanmış bir dijital sağlık sertifikamız olsun. Aşı olduysanız veya uygun şekilde test edildiyseniz o zaman hareket edebilirsiniz. Bir sonraki pandemi için halkın hareketini yüzde 100 durdurup ekonomiyi küresel olarak kilitlemek yerine yine de halkın biraz hareket etmesini sağlayabilirsiniz. (…) Endonezya, DSÖ standardını kullanan bu dijital sertifikayı elde etti (…) ve uluslararası sağlık düzenlemesinin revizyonu olarak Cenevre’deki bir sonraki Dünya Sağlık Asamblesine sunacağız. Umarız bir sonraki pandemi de, hala biraz insan hareketi, biraz mal hareketi ve ekonomi hareketi görebiliriz.”
Bali Bankası, Mandiri Bankası, ABN AMRO Bankası, PT Bankası Danamon ve IBM gibi bankalar ve bilgisayar/yazılım/donanım şirketinde kariyer yaparak dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya’nın Sağlık Bakanı olmuş birisine G20’de “dijital sağlık sertifikası” teklifi sunma fikrini bulan küresel beyinleri tebrik ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde sağlık, banka ve yazılımların birbirleri için ne kadar tamamlayıcı sektörler olacağının işareti gibi, değil mi?
G20 liderlerinin aşı pasaportları konusunu da içeren deklarasyon metnini imzaladıkları ayrıca söylememize gerek var mı?
Daha ilk günden “Kovid 19” olayının insan davranışları üzerine bir test olduğunu, devamının geleceğini, yapılanlarla yapay zekanın da insan davranışları konusunda eğitildiğini yazdığımız makaleleri hatırlayacaksınız.
YAPAY ZEKA İLE TAKİP
Bakın daha neler neler çıktı G20 zirvesinden.
Mesela Kanada Başbakanı Trudeau, düşünce özgürlüğünün sağlanması vb için yapay zekanın sorumlu kullanımına izin verdiklerini ve online zorbalık gibi olaylardan vatandaşlarını korumak için yasalar hazırladıklarını söyledi. Aşı zorbası Kanada devletininin gerçekte yapmak istediğinin, Kanadalı kamyoncular örneğinde olduğu gibi, muhalifleri izlemek/susturmak olduğunu anlamışsınızdır herhalde.
Peki kambersiz düğün olur mu?
G20’nin en önemli üye “ülkesi” WEF (Dünya Ekonomik Forumu) Başkanı Klaus Schwab’da toplantıdaydı. Dünya ülkelerinin kabinelerine adam sızdırmakla övünen Schwab adamlarına yeni direktiflerini verdi, karşılaşacakları resmi çizdi.
“Yüzleşmemiz gereken şey dünyamızın derin ve sistemik bir yeniden yapılanmasıdır. Bu biraz zaman alacak ve bu geçiş sürecinden sonra dünya farklı görünecek.”
Büyük patron “korkmayın yüzleşin” diye fırçayı çektiğine göre önümüzdeki günlerde bazı şeyler hızlandırılacak demektir.
PANDEMİ AFFI
Tam bu sıralarda “The Atlantic” dergisinde yayınlanan “Pandemi affı ilan edelim” başlıklı bir makale üzerinden tüm dünyada bu konu tartışmaya açıldı. Kısaca, “hastalığın yapısını bilmiyorduk, yanlış tutumlar sergilendi, tedavide hatalar yapıldı, zorlamalar yanlıştı, aşı yandaşları ve karşıtları herşeyi unutup barışsınlar” şeklinde zorlama bir duygu sömürüsüydü makale.
Hem aşıların yan etkilerinden canı yanan hem de aşılanmayı kabul etmediği için bedel ödeyenlerin tepkileri çok sert oldu ve iş “af maf yok” şekline dönüştü. Yani mukavemet görmeden canlarının istediği düzeni dünyaya rahatlıkla verirken aldıkları ve yaktıkları canların hesabını vermeden herşeyi unutturabileceklerini zannedenlerin istedikleri olmadı.
Gelelim ekonomi cephesinde dönenlere.
FTX KRİPTO PİYASASININ HORTUMLANMASI
Küresel şeytanların ve Amerikan SPK’sı SEC’in sızma ajanı olduğu artık ayan beyan açığa çıkan, kripto piyasalarında tek başına at koşturabilmek için devlet içinde lobicilik yapan, vejeteryan olduğunu iddia edip buzdolabında hayvansal ürünler fotoğraflanan, dünyayı ve karbon ayak izini önemsediği için tüm servetine rağmen hibrit Toyota Corolla kullanıyor numarası yapıp Bahamalar’da 35 milyon dolardık devasa malikanede yaşayan, Demokrat partiye büyük seçim yardımları yapan, işlem hacmi bakımından dünyanın en büyük üçüncü kripto borsası FTX CEO’su Sam Bankman-Fried’ın yaptıklarını artık duymuşsunuzdur.
CEO’su olduğu borsa muhteşem bir zamanlama ile batırılırken, 2008 yılında Lehman Brothers’ın tetiklediğindendaha büyük bir ekonomik çöküşe neden olması çok muhtemel. FTX’in piyasaya zararının en az 32 milyar dolardan başlayacağı düşünülürken zincirleme/domino etkileri ve iç içe geçmiş yapılar yüzünden henüz zarar tavanı hesaplanamıyor.
DİJİTAL AMERİKAN DOLARI
Peki bu zincirleme etkiyle kripto para borsaları birbirleri ardına batışlarını açıklarken ne oldu dersiniz?
City Group, HSBC, MasterCard ve Wells Fargo bankaları FED ile birlikte 12 hafta sürecek “Dijital Amerikan Doları” pilot denemelerine başladılar.
Hani daha yakın zamana kadar Amerikan FED’in “bu işler bize çok uzak” dediği dijital Amerikan Doları.
Hay Allah, yine “komplocular” mı haklı çıktılar?
Yıllardır uyardığımız ve hiç şaşmayan (2001, 2008, 2015) bu 7 yıllık Shemitah ekonomik döngüsünün son döneminde bu batırılış anlamlı mı?
“Amazon dünya üzerine piyasa değerinden 1 trilyon dolar eksilen ilk halka açık şirket oldu” haberini gördünüz mü? Tesla, Microsoft, Meta (Facebook) Google ve diğerlerini saymıyoruz bile.
Yine tam yıl sonunda büyük şirketlerin vergiden kaçmak için “Bitcoin” aldığı dönem gelirken ve İngiltere Merkez Bankası Başkanı da “dijital pounda ihtiyacımız var” derken (siz bunu dijital paramız hazır olarak anlayın) kripto piyasalarında yaşananlar manidar mı?
“Kripto paralarla bu işe alıştığınıza göre artık merkez bankalarının programlanabilir, sınırlandırılabilir ve istenirse harcamanıza engel olunabilir paralarını kullanmakta zorlanmaz, hemen adapte olursunuz” konusunu anladınız mı?
TWITTER VE MAVİ TİK OLAYI
Daha önce “Elon Musk Twitter’ı alıp günümüzün en değerli kaynağı olan verilere ulaşarak data madenciliği yapmak ve algoritmaların efendisi olmak istiyor” diye yazmıştık.
Musk Twitter’ın sahibi oldu ve “mavi tik” yani kimliği doğrulama uygulamasını ücretli hale getirdikten kısa bir bir süre sonra da kaldırmak zorunda kaldı.
Neden mi?
Çünkü bazı kullanıcılar marka ve kişileri taklit etmek için sahte hesaplar açarak ve parasını da ödeyerek mavi tik aldılar. Sonrası komedi derdik ama tıpkı 11 Eylül 2001 saldırılarından hemen önce havayolu şirketleri hisselerinin boşaltılması kadar inanılmaz organize bir iş idi yapılan şey.
Dünyanın en büyük savunma şirketlerinden “Lockheed Martin” adına hesap açıp sonra da buna mavi tik satın alan birileri “Suudi Arabistan, İsrail ve ABD’ya insan hakları ihlalleri yüzünden araştırmamız sonuçlanıncaya kadar silah satmayı durdurmaya başlıyoruz” twiti atınca şirketin hissleri bir anda tepetaklak aşağı düştü.
Aynı şeyi “Eli Lilly and Company” firması adıyla yapıp “artık insülini bedava vereceğimizi duyurmaktan çok heyecanlıyız” twiti attıklarında bu firmanın da hisseleri tepetaklak aşağı düştü.
Gerçek anlaşılıp hisseler eski seviyesine gelmeden önce bu hisseleri toplayanlar belki de milyarlarca doları ceplerine attılar.
Görüldüğü üzere bu sözde çok iyi regüle edilen piyasalarda para kazanmak hiçte zor değilmiş.
Ama Musk sonrası Twitter’da bize göre çok daha önemli başka bir şey oldu.
DÜNYANIN İLK SİYASİ SOSYAL MEDYA SEÇİMİ Mİ YAPILDI?
Belki önemini siz fark edemediniz, belki de biz komploculuk yapıyoruz ama eski Amerikan Başkanı Trump için Twitter üzerinden bir nevi “ilk siyasi sosyal medya seçimi” mi yapıldı dersiniz?
Musk yönetimindeki yeni Twitter’ın deyimiyle anket, bizim görüşümüze göre seçimde soru şu idi.
Daha önceki Twitter yönetimi tarafından platformdan atılan “Trump platforma geri dönsün mü”?
Sonuç “dönsün” çıktı ve Trump’ın hesabı yeniden açıldı.
Tabii algoritma ve data seçim gözlemcilerimiz orada olmadığı için seçim sonuçlarını doğrulayamadığımızı belirtelim
Şimdi şöyle düşünün.
Dünyanın büyük çoğunluğu kimliğini doğrulayıp Twitter’da “mavi tik” almış, Fransa Başkanı Macron’un istediği “tek bir küresel düzen” ve tek dünya devletikurulmuş, tüm dünya sorunları/politikaları için dünyanın en ücra köşelerine bile kablosuz internet sağlayan Musk’ın Starlink uyduları vasıtasıyla Twitter üzerinden seçimler yapılıyor.
Ne kadar “demokratik” ve “insancıl” ve “katılımcı” ve “adil” bir “tek dünya düzeni”, değil mi?
Algoritmaların efendisi bu işleri çözüyorsa ulus devletlere neden gerek olsun ki?
Konuyu gözünde canlandıramayanlar dergimizin web sitesinden “Geliyorlar: Daire, Libra, Kara Zümrüdü Anka” başlıklı 2019 yılı yazımızı tekrar gözden geçirebilirler yada “Circle” filmini seyredebilirler.
Bir de “tek dünya dini” meselesi var çözülmesi gereken ama şimdilik onu karıştırmayalım.
Geçen ay bir “yapay et” firmasının Amerika’dan üretim onayı aldığını da buraya ekleyelim.
Yani;
Gıda fiyatları enflasyonunun tavan yaptı(rıldı)ğı günlerde açlık çekmemeniz için yapay etinizi, maaşlarınızın enflasyona karşı eri(til)diği günlerde devlet tarafından her hareketi kontrol edilebilir merkez bankaları dijital paralarınızı, birçok ülkede seçim güvenliği ve politikacı yolsuzluklarının tartışıldığı günlerde sosyal medya üzerinden “çok katılımcı ve demokratik” seçimlerinizi, aşılardan – affedersiniz kovid 19 yüzünden patır patır öldüğünüz şu günlerde “dijital sağlık sertifikanızı”, çok fazla gezip dolaşıp kendinizi yormayın diye “karbon pasaportlarınızı” hazırlayan “şu güzel insanlara” neden hala “küreselci şeytanlar” diyorsunuz?