RESIDENT EVIL BIOHAZARD

Ömer Kayani

“Bilim insanları, dünyanın sonu 2036’da gelecek demişti. İklim değişikliği, kirlilik. Okyanuslar ısınacak, hava solunmaz hâle gelecek, milyarlarca insan ölecekti.

Ama yanılmışlardı.

Dünyanın sonu uzun zaman öncesinde geldi.”

Bu cümlelerle başlayan dizi “2036” senesine gider. Mekan İngiltere’nin başkenti Londra’dır yada Londra’dan geriye kalanlar diyelim.

Bir sonraki yazı ise “dünyanın sonu geldikten on dört sene sonra” dediği için bize sonun tarihini vermektedir.

Yani “2022” yılını.

Konumuz, ilk olarak bilgisayar oyunu yapılan, gelen başarının ardından seri filmleri ve hatta çizgi film/animasyonları çekilerek bir kült haline gelen “Resident Evil Biohazard” (Ölümcül Deney Biyolojik Tehlike) dizisi.

2002 yılında aynı isimle yayınlanan ilk filmi sırasıyla, Ölümcül Deney: Kıyamet (2004), Ölümcül Deney: İnsanlığın Sonu (2007), Ölümcül Deney: Ölümden Sonra (2010), Ölümcül Deney: İntikam (2012) ve son olarak Ölümcül Deney: Son Bölüm (2016) izlemişti.

Bu filmlerde verilen mesajların analizini bir sütuna sığdıramayacağımızı düşündüğümüz için bugüne kadar dokunmamıştık. Bununla birlikte geçtiğimiz ay bu serinin dizisi yeniden çekilince bu konuya el atmak artık kaçınılmaz hale geldi. 

Her ne kadar burada geçtiğimiz ay Netflix’de yayına giren diziyi analiz edecek olsak bile kısaca filmlerin konusunu hatırlayalım. 

Merkezi Kuzey Amerika’da Raccoon City olan yüksek teknolojiler üreten ve dünyanın her yanına yayılmış Umbrella (Şemsiye) şirketi biyolojik silahlar için gen mühendisliği testleri yapmakta, ölümcül virüsler geliştirmektedir. “T-virüsü” olarak adlandırılan bir enfeksiyon laboratuvarda serbest kalınca tesisi yöneten yapay zeka (Kızıl Kraliçe) virüsün yayılımını engellemek için, çalışanların ölmesini de göze alarak tesisin bütün giriş ve çıkışlarını mühürler. Olayları araştırmak için tesise gelen ekip öldü sanılan tüm çalışanların et yiyen zombilere dönüştüğünü ve bir ısırıkla bu hastalığı diğer insanlara bulaştırabildiklerini farkederler.

Sonrası malumunuz, hastalık tüm dünyaya yayılmış, milyarlar zombiye dönmüş, medeniyetler yıkılmış, ülkeler çökmüştür.

Tüm bunlar niye mi olmuştur?

Seri filmin 2016 yapımı son bölümünün başında Umbrella şirketinin CEO’sunun virüs salgını gerçekleşmeden 17 ay önce Yüksek Kurul toplantısında söylediklerine bakalım:

“Bugün buraya bu şirketin sadece geleceği ile ilgili değil kaderiyle ilgili de konuşmaya geldik.

Dünyanın sonunu konuşacağız.

Kıyamet‘in eşiğindeyiz.

Tedavisi olmayan hastalıklar.

Bizi yoketmeye çalışan dinci devletler.

Kontrol edemediğimiz nükleer güçler.

Ve tehlikeli sulardan geçebilsek bile kaçınamadığımız çok daha büyük tehditlerle yüzleşiyoruz.

Küresel ısınma nedeniyle kutuplar 80 sene içerisinde eriyecek, bu da dünya üzerindeki yaşanabilir yerlerin %90’ını su altında bırakacak.

Kontrol edilmeyen nüfus artış hızı 50 sene içinde yiyecek üretiminin önüne geçecek, kıtlık ve savaşlar yaşanacak.

Bu bir varsayım değil, bunlar gerçek.

Sebep ne olursa olsun dünyamız sona yaklaşıyor.

Ama asıl soru da şu;

Bizim de sonumuz gelecek mi?

Benim önerim dünyanın sonunu getirelim ama kendi şartlarımızla.

Önceden planlanmış bir kıyamet.

Dünya nüfusunun temizleneceği ama altyapısının ve kaynaklarının zarar görmeyeceği bir kıyamet.

Bu daha önce de yapıldı ve büyük başarıya ulaştı. (CEO’muz burada elini İncil’in üzerine koyarak adeta Nuh tufanı olayını hatırlatmaktadır.)

Seçilmiş kişiler fırtınayı atlatacak.

Yaratılışta yazdığı gibi gemiyle değil yeraltında güvenli bir yerde.

Ve her şey bittiğinde tertemiz bir dünyaya çıkacağız.

İstediğimiz gibi bir yaşamı başlatabileceğiz.

PEKİ BUNU NASIL YAPMAYI PLANLIYORSUNUZ?

Kurtuluşumuzun yolu zaten ellerimizde.

Karşınızda, T-Virüsü.”

 Umbrella şirketinin derdini işte böyle.

 2022 yılında yeniden çekilen “Resident Evil Biohazard” (Ölümcül Deney Biyolojik Tehlike) dizisini yayınlanan birinci sezonunu analiz edelim.

Dizi herşeyin başladığı 2022 yılı ile 2036 yılları arasında gidiş gelişler yaparak hikayeyi anlatıyor. Biz kafanızı karıştırmamak için geçmişi yani 2022 olayları ile geleceği 2036 olaylarını birbirlerine karıştırmadan anlatalım.

2022 – HERŞEYİN BAŞLADIĞI SENE

 Bilimadamı kahramanımız “Albert Wesker”, biri Afrikalı (Jade Wesker) diğeri Asyalı (Billy Wesker) ikiz kızları ile birlikte Umbrella şirketinin Güney Afrika’da kurulmuş Yeni Raccoon şehrine gelmişlerdir. 

“Afrikalı ve Asyalı iki kız nasıl ikiz kardeş oluyorlar” diye kafanız karışmasın. Bilimadamı kahramanımız farklı iki kadından aldığı yumurtaları kendi spermi ile karıştırarak taşıyıcı anne vasıtası ile dünyaya getirmiştir çocukları. 

İlginç mi? 

1998 yılında laboratuvardan kaçan ve Racoon şehrinin tamamen imha edilmek zorunda kalınmasına yol açan T- virüsü sızıntısısından sonra Umbrella şirketinin başında yeni bir yönetici kadın vardır. 

Şirket, elinde tuttuğu T-virüsünün bir türevi ile “Joy” (neşe) isimli insanlara mutluluk ve neşe veren, kaygıyı ortadan kaldıran, odaklanmayı artıran bir anti depresan üretmiş ve piyasaya sürmek üzeredir. Bununla birlikte proje yöneticisi bilimadamı Albert Wesker testlerin yeterince yapılmadığını söyleyerek ilacın piyasaya sürülmesini ertelemek istemektedir. Çünkü aşırı dozda alındığında T-virüsü eski haliyle ortaya çıkarak insanları saldırgan zombilere çevirmektedir.    

Bununla birlikte ilaç araştırmaları sırasında virüsü biraz değiştirmenin beklenmedik bir sonucu daha olduğu ortaya çıkmıştır. “Joy” isimli bu ilacın değiştirilmiş bir versiyonu insanları “iyi hissetmenin” ötesine geçirmektedir.

Umbrella yöneticisinden dinleyelim:

“Geliştirilmiş Joy bazı tetikleyicilerin de yardımıyla dikkat ve davranışları etkileyebilecek. Aynı konsepti bir internet sitesinde yada bir mobil uygulamada düşünün. Bir Joy kullanıcısı başka bir şeyle ilgilenemeyecek.”

Kendisine yöneltilen;

ARTIK ZİHİN KONTROLÜ YAPIYORUZ, ÖYLE Mİ?

şeklindeki soruya cevabı ise şudur.

“Joy, burayı dünyanın en büyük şirketi yapacak. Google‘ın, Zuckerberg‘ün canı cehenneme. Olanların derdi izleme ve tıklatma. Umbrella’nınkiyse “insan zihni”. Bu milyar dolarlık bir ilaç değil.

Trilyon dolarlık bir ilaç.”

Bir yöneticinin “insan davranışlarını değiştirme  işine girmenin para kazanmak için bile almaya değmeyecek bir risk” olduğunu söylemesi üzerine yöneticinin cevabı konuyu tam oılarak açıklamaktadır.

“Mesele dünyayı değiştirmek. Sadece bir düşün. Küresel ısınma yok. Dünyada  açlık bitmiş. İstersek dünyayı vegan yapabiliriz.”

Bunun üzerine bilim adamı can alıcı soruyu sorar:

Peki bunlara kim karar verecek?

Yöneticinin cevabı “Dünya Ekonomik Forumu” Başkanı Klaus Schwab gibidir.

Ben vereceğim. FDA’deki (Amerikan ilaç dairesi) arkadaşım insan deneylerini hızlandırmayı kabul etti.”

Zaman kazanmak ve T-virüsü tamamen etkisiz hale getirmek isteyen bilim adamının para ve zamana ihtiyacı vardır. Yöneticiyi ikna edebilmek için yaptığı son çırpınışları  bugünlerde Wuhan laboratuvarlarında virüslerle oynayanlarla sözde aşı geliştirenlerin aynı kişiler olma ihtimali  denklemini anlatır gibidir.

“Elimizde tedavi yok, geliştirmeme izin ver. Bir şeyler ters gider ve virüs kontrolden çıkarsa o esnada elinde tedavisi olduğunu düşün. Umbrella’nın kazanacağı parayı düşün.”

Bundan sonrasını malumunuz kaza, kontrolden çıkan virüs, zombiler (sıfırlar), bilim adamı Albert Wesker’ın klon çıkması vs  kısımlarını sizin izlemenize bırakarak geleceğe gitmeden önce son bir replikle T-virüsünün neler yapabildiğini şu içinden geçtiğimiz plandemi ve aşı yıkımı günlerinde dikkatinize sunalım.

“Seni ısıran köpek hastaydı. Umbrella, Joy (neşe) adında bir ilacı test ediyordu. O yüksek dozda alındığında bedeni T-Virüs denen bir virüsle enfekte ediyor.

– “O nedir? Covid gibi bir şey mi?”

“Hücreleri değiştirip bedeni ele geçiriyor. İnsanı insan dışı bir hâle sokuyor.”

Neyse, şimdi Albert Wesker’a kızlarının sorduğu “Covid gibi bir şey mi” sorusundan maazallah aklınıza “Covid 19” aşıları filan düşer diye burada kesip geleceğe yolculuk edelim.

2036 – YIKILMIŞ DÜNYA

Gelecekte ikiz kızlar birbirlerinden ayrı düşmüşlerdir.

Siyahi olanı yani Jade Wesker bir gemiyle tüm dünyayı dolaşıp tarihi ve sanatsal eserleri toplayan, bilimsel araştırmalar yapan ve kendilerine “üniversite” denilen bir akademisyenler grubuyla birliktedir. Üniversitenin amacı eski dünyanın sanat, tarih, kitap gibi eserlerini muhafaza etmek, medeniyet için bir çeşit yedekleme diski gibi olmaktır.

Dünya, Umbrella (Şemsiye), Amazonia (Amazonlar), Fortress Scandinavia (İskandinav kalesi), The Faith (İnanç), Sihai olmak üzere 5 kıtaya/parçaya ayrılmıştır ama dizide konunun detayları verilmiyor.

Burada sizin de aklınıza George Orwell’in “1984” romanı geldi mi acaba?

Gelecekte 6 milyar insan zombi olmuştur.

Yalnız burada bir konuya dikkatinizi çekelim. Diğer benzeri filmlerden farklı olarak bu dizide zombi ifadesi yerine Türkçe “sıfır” anlamına gelen “zero” kelimesi kullanılmaktadır. 

Yani anlayacağınız insanlar “büyük bir sıfırlama/resetleme” geçirmişlerdir.

6 MİLYAR KİŞİNİN KONTROLÜ

Dizide Jade Wesker “sıfırların” fiziksel durumunu ve onlarla ilgili gelecek planlarını şöyle açıklıyor.

“Kokunuzu alabiliyorlar. Önce gözleri pert oluyor. İki ya da üç yıl içinde korneaları gidiyor. Sonra da duyma yetileri ama koku alma becerileri devamlı gelişiyor. (…) Onlar ölü değil. T-Virüs insanları öldürmez, beyinlerini yeniden yapılandırır. (…) Onlar sıfır varyantı. Taşıyıcı. Yapmak istedikleri tek şey yemek ve virüsü yaymak. Ve T, türler arası bulaştığında şiddetli hücre büyümesi gerçekleşiyor. Hayvanlar büyüyor, daha saldırgan oluyor ve çok büyük ve çok saldırgan oluyorlar cidden. (…) Sıfırları inceliyorum. Nasıl değiştiklerini, evrildiklerini. Değişecekler çünkü virüs değişecek. Şanslıysak virüs zayıflayacak ve zayıfladıkça sıfırlar daha zeki ve daha insani hâle gelecek. Onları anlamamız lazım.(…) Dünyada ne kadar insan kaldı? 300 milyon mu? Onlardansa altı milyar tane var. Hepsini öldürebileceğini sanmıyorum. Onlarla nasıl yaşayacağımızı öğrenmemiz lazım. İnsan ırkını silmeye çalışan AIDS, Ebola ya da benzeri şeylerle yaptığımız gibi. Ve onları biz yaptık.”

Güzel itiraflar değil mi?

Enfekte olmayan insan sayısı tüm dünyada sadece 300 milyon kişi kadarmış.

Uzatmayalım, Jade Wesker bir yandan Umbrella şirketi tarafından kovalanırken diğer yandan araştırmalarına devam etmektedir ve tam aradığı şeyi, yani sıfırları kontrol etmesini sağlayacak kimyasalı/kokuyu keşfettiğinde Umbrella tarafından esir alınır.

Öldü zannettiği kızkardeşi Billy artık Umbrella’yı yönetmektedir ve geçmişi yaşatmaya çalışan üniversite hakkında kızkardeşine söyledikleri dünya üzerindeki bugün süregelen savaşı da adeta özetlemektedir.

“Hayır, ben her şeyi istiyorum. Her eser, her tablo, hepsi. Üniversite geçmişi korumayı kendine görev edinmiş ve bu bir sorun. Geçmişte kötü şeyler oldu. Biliyorsun, sen de oradaydın. Anıların hoşuna gidiyor mu Jade? Çünkü benim gitmiyor. O yüzden daha iyi bir gelecek inşa ediyorum. Dünyayı daha iyi bir yer hâline getiriyorum.”

T virüsü hepsini alıp götürdü. Korkuyu, kaygıyı. Beni başka birine dönüştürmedi. Aslında olduğum kişi olmamı sağladı. Kabullenmekten korkuyordum sadece. O hayatımdaki en iyi geceydi. Ben, geleceğim. Ve sen virüssün.”

“Ahlak Allah korkusudur” sözünü de biz bu repliğin altına ekleyip bu korku ortadan kalkınca insanların neler yapabileceğini sizin hayal gücünüze bırakalım.

Virüsler ve ilaçlar neler yapabiliyor görüyorsunuz, değil mi?