Bir hatırlatmayla başlayalım: Filmlere konu olan Amerikan “derin devleti” bir gerçektir ve ABD Savunma Bakanlığı, Pentagon’un içindedir. Pentagon’un içindeki bu yapılanmanın adı, “Office of Net Assessment”tır. Adından çıkarım, yani, “Kesin Değerlendirme Bürosu…” Görevi, dünyanın yaşamakta olduğu gelişmeleri değerlendirmek ve Amerikan askeri yapılanmasını bu değerlendirmeler doğrultusunda 30-50 yıl aralığında izlenecek rota çerçevesinde şekillendirmektir. Orada çalışanların, bugün yaşanılanlardan çok 50 yıla dönük bir beyin fırtınasında olduğunu, aldıkları kararların da çocuklarınız, hatta torunlarınızın geleceğiyle ilgili olduğunu bilin!..
1973’te, Richard Nixon tarafından kuruldu ve başına 1921 doğumlu, strateji alanının efsane isimlerinden Andrew Marshall atandı. Marshall, o günden, kendi isteğiyle emekli olduğu Ocak 2015’e kadar (94 yaşında) bu görevde kaldı, yapılanmadaki devamlılığı, emekli olana kadar kaç Başkan değiştirdiğini artık siz düşünün!..
Dünyanın güvenlik ve istihbarat dünyasında “Yoda” olarak adlandırılan Andrew Marshall, her zaman gelişmelerin ve olaylara yön verdiğini sandığımız insanların perde arkasının da perde arkasında olmasıyla tanınıyordu, yerine geçen, ABD Hava Kuvvetleri’nden albay rütbesiyle emekli olmuş Jim Baker’ın da benzer karakter taşıdığı fakat sürekli uzun vadeli planlamaların yanında artık, yakın tehditleri de değerlendirmekte kararlı olduğu belirtiliyor.
“Office of Net Assessment”, kurulduğu günden bugüne, Washington güvenlik bürokrasisindeki “İsrail lobisinin” güçlü temsil edildiği, Amerikan-İsrail derin devlet yapılanmalarını birlikte çalışan, uyumlu ortaklar kılan zeminde kaldı, Jim Baker bu yapıyı sürdürür mü bilemiyoruz ama bildiğimiz nokta, bugün Ortadoğu’da yaşanılan tüm gelişmelerin Andrew Marshall ve “neo-con/İsrail lobisi” ekibinden kaynaklandığıdır.
Diplomatların ayaklanması
ABD’yi, Ulusal Güvenlik Konseyi üzerinden, Pentagon yönetir!.. Beyazsaray’a gelen Başkan, kişisel siyasi tercihlerini söyler, çok önceden belirlenmiş ana strateji değişmeden taktik bazı uygulamalarla Başkan tatmin edilir o kadar…
Bu nedenle, 50 orta-düzey ama hepsi, en az, “Office of Net Assessment”ta çalışanlar kadar birikimli diplomatın bir iç yazışmayla sürdürülen Suriye politikasına kazan kaldırması önemlidir. Amerikan diplomatları, Pentagon’da pişirilen yemeği ustaca servis eden görevlilerdir, demek, mutfağın iyi çalışmadığına ve Pentagon’a hakim “neo-con/İsrail lobisi” kliğinin “Amerikan ulusal güvenliği” açısından riskler ürettiğine inanıyorlar!..
“Yoda”, 2001 terör saldırılarını İsrail’in güvenliğini öne çıkartan stratejiyi uygulamaya sokmak için kullandı, dönemin başkanı, George W. Bush, bu süreçte seyirciydi, her iş, Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in üzerinden yürüdü. Amaç, Irak’ın işgaliyle pandoranın kutusunu açmak, güçlü ordulara sahip büyük iki Arap devleti Irak ve Suriye’yi parçalamak ve “ehlileştirilecek” Mısır’la birlikte, İsrail’in (onlara göre, tabii ki ABD’nin) kalıcı güvenliğini sağlamaktı.
Planın bugüne kadar yürüdüğünü söyleyebiliriz. Irak şu anda 3 parça ve artık toparlanamaz halde. Suriye’deki durum ise açık, ülke fiilen parçalandı, daha da vahimi, geleneksel Arap topraklarında bir de PKK kontrolünde Kürt siyasi yapılanması yaratılıyor.
Plan sürdürülebilir değil
Irak’ta yaklaşık 2 milyon, Suriye’de ise şu ana kadar 500 bin masum sivilin ölümüne yol açan, milyonlarca insanı, “coğrafi etnik temizlikler” nedeniyle mülteci kılan berbat ve sürdürülebilirliği tartışılan bir plan bu… Pentagon zorluyor, bunu zorlarken, Türkiye gibi, Soğuk Savaş yıllarının en güvenilir müttefiğini ABD’ye kaybettiriyor!..
PKK’nın Suriye-Irak’ta önemli aktör yapılmasının TSK-Amerikan ordusu arasında kolay tamir edilemeyecek güvensizliğe yol açması, Rusya’nın, Ukrayna saldırısı göğüslenmeye çalışılırken Akdeniz’e inmesinin ve NATO müttefiki Türkiye’yi güneyden kuşatması, Amerika’nın giderek, Müslüman coğrafyanın büyük çoğunluğu Sünniler’le karşı karşıya gelmesi… Kuşkusuz, bunları gören ve idrak eden beyinler de yaşıyor Washington’da…
50 diplomat imzalı o iç yazışma, Amerikan “derin devleti”nin tahmin ettiğimizden daha ağır bir çalkantıya girdiğini göstermesi açısından önemli…
İşin sonunda “neo-con/İsrail lobisi” etkisiz hale getirilecek mi, bunu anlamak için biraz zaman gerekecek… Şu anda elimizdeki tek veri, Jim Baker’ın Marshall’ın yetiştirdiği bir isim olmaması…
Belki, 50 imzalı o iç yazışma, Washington’da yaklaşan temizliğin ilk adımıdır…
Bu yazıyı okuduktan sonra ‘stratejistlerin’ insanlıktan uzak soğuk mantığını daha iyi anlayabilmeniz için bir de bu romanı okumanızı tavsiye ederiz.
Efsanevi saha ajanı Todd Belknap, başarısız olduğu bir operasyon sonucu teşkilattan kovulur. Aynı zamanda, meslektaşı ve en iyi dostu Jared Rinehart’da kötü şöhretli bir grup militan tarafından Lübnan’da kaçırılır. Hükümet, Rinehart’ın serbest bırakılması için eyleme geçmeyi reddedince, Belknap kolları sıvar.Bu arada, mali analizci Andrea Bancroft sürpriz bir telefon alır. Hiç tanımadığı bir kuzeni ona on iki milyon dolar bağışlamak istemektedir, ama bir şartı vardır: Bancroft ailesinin kurduğu vakfın yönetim kurulu üyesi olması istenmektedir. Annesinin kısa bir süre evli kaldığı ve sonra tüm ilişkilerinin kesildiği Bancroft ailesinden hiç kimseyi tanımayan Andrea, bu teklifi duyunca merakına yenilir. Yardım amaçlı bir kuruluş olan vakfın iç yüzünü öğrendikçe merakı daha da artar. Çünkü vakfın görünen iyi yüzünün gerisinde tüm dünya ülkelerinin varlığını tehdit eden birtakım faaliyetleri vardır. Hatta coğrafi dengeleri bozacak ve milyonlarca insanın hayatına mal olacak bir planın başındaki Genesis isimli kişinin de bu vakıfla bağlantısı bulunmaktadır.Bir tesadüf sonucu tanışan Todd Belknap ve Andrea Bancroft zaman içinde tehlikenin boyutlarını görüp güçlerini birleştirerek Gene-sis’in ve vakfın ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için harekete geçerler.