Akdeniz Savaşları 7; Askeri üsler ve oteller.

Rus diplomat Nikolay Osadchiy, in-cyprus.com’un haberine göre; Güney Kıbrıs’ın sosyalist partisi Edek’in lideri Marinos Sizopoulos ile konsoloslukta görüştüklerini söyleyerek görüşmede Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de son zamanlarda yaşanan olayların ele alındığını açıkladı. Sizopoulos da Rusya’nın ülkelerinde askeri tesis açmasını gerekli bir hareket olarak gördüklerini söyledi. Osadchiy’e göre Kıbrıs adası coğrafi olarak IŞİD’e karşı savaşan tüm müttefikler için çok önemli bir konuma sahip. Ülkede askeri tesis açmak için Güney Kıbrıs dışişleri bakanlığı ile görüştüklerini söyleyen Rus diplomat “Bu tesisleri inşa etmek için bir yol bulacağız” dedi.
Gazeteler yukarıda ki habere özel bir önem verdi iki gündür. Bu haberin ardından 18 Kasım tarihli analizimizin bir parçasını hatırlayalım.

Yukarıdaki haber eski analizimizle birleşince değişik bir anlam kazanıyor. Rusya uzun zamandır Kıbrıs hayalleri kuruyor ve bu manada AB’nin acil bir barış için adada iki tarafa bastırması anlam kazanıyor. Akdeniz enerji havzasının tam üzerinde doğal bir uçak gemisi gibi oturan Kıbrıs adasını kimse kaybetmek istemiyor.
Eski analizimizi hatırlamak isterseniz linke tıklayınız.
Bugün ise Rus Sputnik ajansında aşağıdaki haber vardı.

Haliyle bu haberde Akdeniz bağlantılı diyebiliriz. Malum Türkiye’nin en önemli otelleri Akdeniz kıyılarında. Rus Sputnik ajansı Akdeniz’de konumlu otellerimizin zarar edeceğine üzülmüş görünüyor. Konuyla alakalı Cemil Ertem’in 8 Aralık tarihli yazısından bir alıntı yapalım.
Örneğin Türkiye, ağırlıklı olarak niceliğe dayanan turizm politikasından ağırlıklı olarak niteliğe —katma değere— dayanan yeni bir turizm politikasına geçtiğinde bu dört milyonu bulan Rus turistin zaten üçte ikisinin gelmemesi için önlem almak zorunda kalacak. Antalya’da binlerce dönüm orman alan tahsisi yapıp, denizle ormanın buluştuğu yerlerde devasa oteller kurduk, ağaçları feda ettik; golf turizminden ülkeye döviz gelsin diye… Yani o kadar ağacı “her şey dahilci” Rus turistler için kestiysek, zaten “Türkiye’ye artık gitmeyin”diyen Ruslara değil, bize yazıklar olsun! Antalya’da her biri yaklaşık bin dönüm üzerine kurulan otelleri zaten bu Rus turistler en çok beş yıl içinde batıracaktı, çok isabet oldu. Bu yatırımları yapan ve “Benim otelim ayakta kalsın, dolu gözüksün, ben nasılsa sanayiden, ticaretten kazanıyorum, burayı da prestij için finanse ederim”diyen yatırımcı da aklını başına toplasın, bu sektörün bürokrasisi de… Güneydeki yatırımcı bu tesislere sahip çıksın; “Ben otelini doldururum, ötesine karışma, başın ağrımasın”diyen uluslararası şebekelere tesislerini peşkeş çekmesin. Zaten bu tesisler hepimizin, çoğunun arazisi süreli olarak devletten kiralanmış. Acaba Türkiye,bazı uluslararası turizm simsarlarının, kiraladığı tesisler üzerinden —kayıt dışı sahtekârlıkla— ne kadar yurtdışına kaynak aktarıldığını hesap etti mi; sakın bu rakam gelmeyen Rus turistlerin kaybına yakın olmasın?
m.milliyet.com.tr/turkiye-nin-onunu-acan-bir-kriz-/ekonomi/ydetay/2159975/default.htm
Şimdi soralım bu otellerin acaba kaç tanesi Türk görünümlü sahiplerin adı altında Rus mafyasının parası ile kuruldu? Bu oteller para kaybettiğine acaba gerçekte kim para kaybedecek. Birilerinin kara para aklama fabrikasında üretim kesintiye mi uğrayacak? Belki aşağıdaki haber analizimizin sağlamasını yapar.

Para dergisinin haberine göre Rus oligark, Azeri işadamı Mübariz Mansimov’a ait Edition Hotel için el sıkıştı. Palmali Grubu’nun patronu Mansimov, 2003’te satın aldığı Levent’teki eski HSBC Genel Müdürlük binasını 2010’da Edition Hotel olarak hizmete açmıştı. Kendisi de Azeri kökenli olan ve Lukoil’in patronu Alekperov, böylece Türkiye’deki ikinci yatırımını yapmış oldu. Lukoil, 2008’de enerji şirketi Akpet’i yaklaşık 500 milyon dolara satın almıştı. Ayrıca Mansimov’a ait Bodrum-Yalıkavak’taki Palmarina Hotel’in de Rus oligark tarafından devralındığı bilgisi yer aldı.ÜNLÜ MARKALARI GETİRDİ
Lukoil, Türkiye’de ses getiren yatırımlarıyla tanınıyor. Cipriani ve Billionaire gibi dünyaca ünlü restoran ve kulüpleri Türkiye’ye getiren şirketin bundan sonraki yatırım planları merak konusu. Şirketin patronu Vagit Alekperov, 12.3 milyar dolarlık servetiyle Rusya’nın önemli işadamlarından biri.
145 MİLYAR DOLARLIK DEV
Zenginler listesinde Rusya’da 8, dünyada ise 114’üncü sırada yer alan Vagit Alekperov, ses getiren satın alımlarla dikkat çekiyor. Rusya ham petrol üretimin yüzde 16.6’sı, rafinajının ise yüzde 16.5’ini yapan Lukoil, 145 milyar dolarlık ciroya sahip bir dev. Şirket daha önce de bin 300 istasyonu bulunan ABD’li Getty Petroleum adlı firmayı satın almıştı.
Dolayısıyla Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin kesilmesinden zararlı çıkacak asıl ülke Rusya’dır ve hiçbir propaganda bu gerçeği değiştiremez. Çabuk unutan bir ülkeyiz. Onun için bu konuyu pekiştirecek bir haberi daha hatırlamakta fayda var. Yıl 2013 Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi ekonomik krizde;

Yunanistan’dan sonra Kıbrıs Rum Kesimi’ni kurtaracak plan netleşti. 10 milyar euro’luk finansman sağlandı.Ancak fatura bankalarda parası olanlara kesildi. Hesaplardan miktara göre yüzde 6.75 ile yüzde 9.9 arasında vergi kesilecek. (…)
ALMANLAR BASTIRDI RUSLAR ŞOKA GİRDİ
Brüksel’de hiç de beklenmeyen ve tam bir sürpriz olan bu planın kabul edilmesi için özellikle Almanya’nın çok bastırdığı konuşuluyor.Kıbrıs Rum Kesimi’nin bankacılık sisteminin krize girmesinden Ruslar’ı sorumlu tutan Almanlar bir süredir “Kıbrıs Ruslar yüzünden bu hale düştü. Onlar kurtarsın” tezini işliyordu. Banka mevduatlarından vergi kesintisinin de arkasında bu tezin yattığı konuşuluyor. Zira Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki bankalarda en çok Rus oligarkların ve zenginlerin mevduatı var. Sözkonusu mevduatın toplamının 20 milyar euroyu geçtiği tahmin ediliyor. Yani Ruslar bu vergi uygulaması yüzünden mevduatlarının 2 milyar eurosunu kaybedecekler.
Rusların Almanya’nın bastırması ile Güney Kıbrıs bankalarında yapılması planlanan mevduat kesintilerine tepkisi ise çok sert olmuştu.

Rusya’da günlerdir yurt dışından finans edilen yabancı vakıflara yönelik baskınlar Alman vakıflarını da etkiledi.Alman Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisine yakınlığıyla bilinen Konrad Adenauer Vakfı’nın Moskova bürosu yöneticisi Lars Peter Schmidt, dpa haber ajansına yaptığı açıklamada, vakfın St. Petersburg’daki bürosuna mahkeme izni olmaksızın yapılan baskında pek çok bilgisayara el konduğunu kaydetti. Vakfa doldurulmak üzere, vakıf çalışanları ve etkinliklere ilişkin 20’den fazla sorunun bulunduğu bir form verildi.Konrad Adenauer Vakfı Başkanı Hans-Gert Pöttering ise ‘Çalışmalarımızın bu şekilde engellenmesi Rusya ile ilişkilerimizin bozulmasına da yol açabilir’ şeklinde konuştu. Daha önce Süddeutsche Zeitung’da yer alan haberde, Alman Sosyal Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen Friedrich Ebert Vakfı’na da baskın yapıldığı yazılmıştı. Haberde Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın konuya ilişkin, ‘Alman vakıflarının faaliyetlerinin engellenmesinin ikili ilişkilere kalıcı zarar verebileceği’ uyarısına da yer verildi.
Güney Kıbrıs’ın özellikle Rus oligarkların ve mafyasının kara para aklama merkezi olduğu herkesin bildiği bir sır idi.

Güney Kıbrıs’dan ağzı yana Ruslar Kuzey Kıbrıs’a mevduatlarını kaydırmaya başlamıştı.

Yukarıdaki haberlerin ışığında soralım. Bu işten kim zararlı çıkar? Bir iki otelin doluluk oranı ile Rusların kaybedeceklerini aynı kefeye koymaya çalışan kafalar kime aittir? Rusya Kıbrıs’ın etrafında ve Akdeniz’de dolanmasında kim dolansın?

Artık Rusya’nın devlet aklını kullanıp Putin’in okşadığı o kara kutudan uçaklarının hatalı olduğunu çıkarmaktan başka seçeneği kalmadı. Eğer devlet aklını kullanabilirse.

Türkiye-Suriye sınır bölgesinde 24 Kasım tarihinde vurulan Su-24 bombardıman uçağı kara kutusu Rusya lideri VladimirPutin’in makamına getirildi. Uçağın kayıt cihazına dokunan Putin, “Buradan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın Türkiye’nin yaptıklarına bakış açımız değişmeyecektir” dedi.