Ve IŞID’ı Mekke’ye saldırttılar…

Terör destekçisi Batı ülkelerinin ‘en güzel tarafı’ size seçenek sunmaları. El Kaide’den sıkıldığınızda çok kısa bir sürede yeni bir terör örgütü kurarak ‘hizmetinize’ veriyorlar. İslam Ordusuna tatbikat alanı sağlayan ve yakınlarda ABD’yi tahvillerini satmakla tehdit eden Suudi Arabistan’da da IŞID peydahlandı. Zaten bu örgütün bütün derdi Müslümanlarla, başkasına hiç dokunmaz. Yaralanan elemanları İsrail’de tedavi edilir.

Bu bağlamda yukarıdaki haberi daha önce yaptığımız iki analizimizle birleştirelim. Önce 19 Aralık 2015 tarihli‘IŞID Müslümanı tehdit eder, öldürür, yaralısı İsrail’de tedavi olur…’başlıklı analizimiz…

Yukarıda ki haberleri okuduktan sonra Yeni Söz gazetesinde yayınlanan bir habere göz atalım ve Batının ve İsrail’in korktuğu ülkeleri hedefe koyan IŞID’ın yaralılarını kimin tedavi ettiğini görelim.

BATI MEDYASI İSRAİL’İN SAVUNMASINI KOMİK BULDU
Kızılhaç’ın teşekkür beklediklerini söyleyen işgal örgütü İsrail’in Tıbbi Hizmetler Komutanı Yarbay Itzik Malk, ‘operasyonla alıp, tedavi ettikleri DAEŞ militanlarının görüntülerini görmezlikten gelerek yaralı çocukları kurtardıklarını iddia etti. İsrail’in teröristleri tedavi etmesine yönelik savunmasını komik bulan batı medyası, “İsrail bunu niçin yapıyor” sorusuna cevap arıyor.
TEHLİKELİ VE KARMAŞIK BİR İLİŞKİ’
İsrail’in kurtarıp tedavi ettiği yaralıların DAEŞ militanları, Yahudi düşmanı selefi grupların üyeleri, el-Nusra ve el-Kaide gibi militanları olduğunu kaydeden Daily Mail, “Bu karmaşık ilişkinin tehlikeli olduğu konusunda hiç şüphe yok ve bu şeytanla anlaşma yapmak gibi bir şey” diyor. İki düşman arasındaki bu kurtarma işlemleri pek anlaşılır şey değil, diyen Siyonist sermayeli gazete, “Suriyeli yaralılar sınıra bırakılır, İsrail askerleri bunun bir tuzak olmadığını bilir ve gidip sınırdan yaralı düşmanlarını kurtarırlar, bu nasıl şeydir” diye soruyor.
Ve 16 Nisan tarihli  ikinci analizimiz;

Suudi Arabistan’dan ABD’ye şok eden bir tehdit geldi. ABD kongresinden, Suudi Arabistan’ın 11 Eylül olaylarında rolü olduğunu vurgulayan ve Suudi Arabistan’a yönelik yargı yolunu açabilecek olan yasa tasarısının geçmesi halinde Suudi Arabistan ABD’yi, dünyadaki dolar fiyatlarını düşürmekle tehdit etti.
New York Times’ın haberine göre Kral Selman’ın dolar tehdidini içeren mesajını geçen ay Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adel El-Zübeyir bizzat ABD yönetimine iletti. Suudi Arabistan eğer kongre yasayı geçirirse elindeki 750 milyar dolar değerindeki FED tahvilleri ve bonoları satmakla Amerika Birleşik Devletleri’ni tehdit ediyor.
EKONOMİSTLER ZOR BULUYOR
Ekonomistler ise Suudi Arabistan’ın bu yolu izlemesinin zor olduğunu ifade ediyor. Öte yandan Suudi’lerin bu hamleyi yapmadan önce ABD’nin ülkedeki Suudi Arabistan varlıklarını durdurması da gündemde. Başkan Obama’nın yasanın kongreden geçmemesi için lobi faaliyetlerinde bulunduğu iddia ediliyor.
MAĞDURLAR İSYANDA
11 Eylül saldırı sırasında Dünya Ticaret Merkezi’nde bulunan kocasını kaybeden Mindy Kleinberg, “Hükümetimizin böyle bir olayda Suudi Arabistan’a arka çıkmasını düşünmek bile hayret verici” açıklamasında bulundu. ABD Başkanı Barack Obama önümüzdeki çarşamba günü Riyad’a giderek Kral Selman ile bir araya gelecek.
http://www.hurriyet.com.tr
Kaynak New York Times ve Hürriyet gazetesi olunca haberde olayın tehdit yönü tersine çevrilmiş. Aslında tehdit eden ABD, cevap veren Suudi Arabistan. Klasik soytarılığını yapan ABD, ruhunu en yüksek fiyatı veren kişiye/lobiye satan senatörden oluşan ABD kongresinde yasa yapıp 11 Eylül olaylarında rolü olduğu iddia edilen Suudi Arabistan’a yargı yolunu açacakmış. Hani istediklerini yapmayınca sözde Ermeni soykırım yasa tasarısı tehditini Türkiye’ye de savuran ABD Kongresi. 15 yıl sonra ABD’nin 11 Eylül’ü hatırlaması yeterince ilginç. Tek dişi kalmış canavarın derdi belli. Ortadoğu’da ABD’nin yörüngesinden çıkan/çıkmaya çalışan, topraklarında İslam ordusuna tatbikat yaptıran Suudi Arabistan’ı hizaya çekmek.  ABD’nin anlayamadığı; yılın 2016 olması ve ABD’yi artık kimsenin takmadığı. Zaten cevabını da almış. Fazla söze gerek yok. Kağıttan kaplanın gürlemesi ancak bir kağıt buruşturulduğunda çıkan ses kadardır. Yakında kesildiğini göreceksiniz…
Bu arada gerçekten 11 eylül’de ne olduğunu araştırmak istiyorlarda DTM’nde bulunan altınların neden birkaç gün önce başka yere nakledildiğini, kimlerin havayolu hisselerini olayın birkaç gün öncesinde ellerinden çıkardığını, o gün New York’ta üçüncü binanın nasıl sekiz saat içinde kontrollü bir şekilde yıkılabildiğini, Pearl Harbour filminin 1 yıl önce hazır olmasına rağmen ertelenerek niye tam 11 Eylül’ün hemen öncesinde sinemalarda gösterime girdiğini araştırmalarını tavsiye ederiz.
Son haberden ve iki eski analizimizden sonra hala IŞID’ın ne olduğu konusunda kafanız karışıksa bir de bu filmi seyredin ve kitle imha silahları yalanı ile işgal edilen Irak’ta Saddam’ın subayları ile ABD ordusu arasındaki gizli anlaşmaya ABD’nin nasıl ihanet ederek Irak’ı bile bile kaosa sürüklediğini görün. Film Irak’ta görev yapan bir gazetecinin yazdığı kitaptan esinlenerek sinemaya uyarlanmıştır.