Financial Times ve Economist. Tüm korkularının toplamı…

Financial Times, Türkiye’nin Suriye’ye doğrudan müdahalesinin ancak ABD’nin rızasını alması halinde gerçekleşebileceğini öne sürdü.
Financial Times gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye’nin ABD’nin rızası olmadan Suriye’ye doğrudan müdahale etmesinin beklenmediği belirtiliyor. Türkiye’nin Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturmak istediği kaydedilen haberde, bunun Kürtlerin ilerleyişini durdurabileceği ifade ediliyor.
Haberden bazı bölümler şöyle:
‘Türkiye sınırda bir tampon bölge kurulmasını istiyor. Birkaç kilometre derinliğe sahip olacak bu bölge, Türkiye’nin ana kaygısı olan Kürt ilerleyişini durdurmasını sağlayacak. Böyle bir adım, Rusya ve Suriye ordusunun saldırısı altındaki ılımlı muhalif gruplar için güvenli bölge olabilir.’
‘Kuzeye İslam Koalisyonu’
‘Suriyeli muhaliflere göre ılımlı muhalif grupların bazı üst düzey isimleri Ankara ve İstanbul’da Türk askeri yetkilileriyle bir araya gelip kuzeyde bir ‘İslam koalisyonu’ konuşlandırılması olasılığınu ele aldılar.’
‘NATO üyelerinin çoğu için, Rus güçlerinin bulunduğu sıkışık bir bölgede bir ittifak üyesinin asker bulundurması son derece rahatsız edici bir gelişme. ‘
‘Orta Doğu Enstitüsü’nden Charles Lister, ‘Suriye kontrolden çıkıyor. Suriye’nin kuzeyinde yaşananlar, savaşın gidişatını değiştirebilir’ diyor. Türkiye’nin ABD’nin rızası olmadan müdahalede bulunması olası görülmüyor. Ancak Türkiye, Suriye merkezli aktivistlere göre, topraklarından Suriyeli isyancıları savaş bölgelerine sevk etmeye devam ediyor. Önceki gece yüzlerce savaşçı Kürtlerin elindeki bölgelere geçti.’
‘Bu arada, Suriye savaşında ağırlığı kaybetmeye başlamaktan endişelenen Suudi Arabistan, asker göndermeyi sadece Suriye değil, ABD nezdinde de nüfuzunu korumak için bir şart olarak görüyor.'(…)

Suriye’deki son durumu sayafalarına taşıyan Economist Dergisi, ‘Türkiye giderek daha fazla girdaba kapılıyor. Sistematik olarak Suriyeli Kürtleri top ateşine tutuyor. Ama Kürtler, IŞİD’e karşı mücadelede Amerika’nın en iyi müttefikleri oldular’ dedi.
BBC Türkçe’de yer alan bilgide; Economist dergisi ‘ABD’nin Suriye’de etkisiz bir politika izlemesi yüzünden koşulları Rusya’nın belirlemeye başladığını ve Moskova’nın müdahalesinin savaşın gidişatını değiştirdiğini belirterek ‘Esad’ın gitmesini isteyen Obama gidecek Esad kalacak’ dedi.
Yazı şöyle:
(…)
‘TÜRKİYE SAVAŞ GİRDABINDA’
‘Mülteciler yine Türkiye sınırlarına yığıldı. Ama birçoğu orada bekleyecek. Ateşkesler, insani yardım ve siyasi çözüm üzerinde yapılan diplomasi dansında koşulları artık Rusya belirliyor. Büyük ölçüde Amerika’nın 1990’larda Balkan Savaşları’na müdahalesinden sonra olduğu gibi. Obama’nın Suriye politikası içler acısı durumda. Görünen o ki, Obama giderken Esad hala kalacak. Fakat savaş bitmeyecek. Aksine savaş daha kötüye gidecek bir aşamaya girdi.’
‘Türkiye giderek daha fazla girdaba kapılıyor. Sistematik olarak Suriyeli Kürtleri top ateşine tutuyor. Ama Kürtler, IŞİD’e karşı mücadelede Amerika’nın en iyi müttefikleri oldular. Ve yakın bir zaman önce Rusya’ya ve Esad’ın tarafına kaydılar. Suudi Arabistan, Türklere destek için uçak gönderdi. Riyad, Mısır, Fas ve Pakistan gibi müttefikleriyle ortak tatbikat planladı.’
‘SUUDİ ARABİSTAN RUS UÇAKLARI İÇİN SÜNNİLERE UÇAKSAVAR VERİR Mİ?’
‘Görünürde IŞİD’le savaşmak için Suriye’ye Amerikalılarla birlikte özel kuvvetlerini göndermeyi önerdi. Diplomatlar, Amerika Suudi Arabistan ve Pakistan’ın 1980’lerde Sovyet güçleriyle savaşan Afgan gruplara Stinger füzesi verdiği “Charlie Wilson’ın Savaşı”na geri dönülmesi olasılığından söz ediyor. Şimdi Suudi Arabistan, Sünni gruplara Rus hava gücünü devre dışı bırakmak için uçaksavar silahları verecek mi?’
‘En alarm verici olanı ise Türkiye ile Rusya arasındaki savaş riski. Kasım’da Türkiye bir Rus uçağını düşürdü Rusya şimdi intikam almak ve öfkesi burnunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO’daki müttefikleriyle arasını açacak bir fırsat yakalamak istiyor.’
‘Suriye savaşı Batı için giderek daha fazla tehlike arz ediyor: Uçaksavar füzelerinin yayılması, cihatçıların bunları Batı uçaklarına karşı kullanması, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerin zayıflaması, yeni bir göç dalgasının Avrupa’yı istikrarsızlaştırması, NATO’nun Rusya’yla savaşa girmesi, Putin’in Batı’ya başka yerlerde meydan okuması ve başka yerlerdeki otokratlara ilham vermesi.’
‘Batı şimdi Türkiye ve Suudi Arabistan’a itidal çağrısı yapmalı. Rusya’yla savaş ve cihatçıların misilleme riski yok yüksek. Amerika Türk ve Kürt dostlarını savaşmak yerine uzlaşmaya ikna etmeli. Ve ağırlık sahibi olmak için Suriye’de daha fazla şey yapmalı.Eğer Rusya ve Esad savaşı rejimle en kötü cihatçılar arasında bir seçim yapma noktasına getirmeyi başarırlarsa bu bir felaket olur. Eğer ana akım gruplar ezilirse, ya Avrupa’ya sürülecekler ya da cihatçıların kucağına itilecekler. Bu yüzden cihatçı olmayan Sünni gruplar desteklenmeli.’ (…)
Görüldüğü gibi ateşin bacayı sarması gibi korku bacayı sarmış. Bir tanesi İslam ordusunun orada bulunacak olmasına çok rahatsız edici derken, diğeri Suudi Arabistan ve Türkiye’ye itidal çağrısında bulunulmasını tavsiye ediyor.
Korkunun ecele faydası yok. Esad cinini şişeden çıkaran sizsiniz.Şimdi oturun bu akşam Tom Clancy’nin romanından sinemaya uyarlanan ‘The sum of all fears’ (Bütün korkuların toplamı) filmini seyredin ve eski mutlu soğuk savaş günlerinizi yadedin. Çünkü artık sizden korkan yok. Güzel bir ikili olarak tatlı tatlı dünyayı sömürme günleriniz geride kaldı. Yeni duruma ne kadar hızlı alışırsanız o kadar iyi olur…