1991 tarihli o yazı ve son gelişmeler…

Birinci Körfez Savaşı… Amerikan kuvvetleri karargâhı olarak kullanılan otelin bir odasında çok iyi Türkçe konuşan subayı dinliyorum.
Subay duvarda asılı olan haritada avucunu gezdirerek dehşet içinde dinlediğim açıklamalar ediyor:
“Savaş bitecek.
Amerikan kuvvetleri çekilecek.
Bıraktığı silahlar Kuzey Irak’taki Kürtlerin eline geçecek.
Kürtler Türkiye’den toprak isteyecek.
Ya vermeyeceksiniz ve savaşacaksınız ya da toprak vereceksiniz.”
Kulaklarıma inanamıyordum.
“NATO, iki ülkenin müttefik olduğu, Türkiye-Amerika dostluğu” gibi laflar geveliyorum.
Hiç oralı olmuyor…
Bir randevum daha vardı..
Başka bir odaya aldılar.
Gene duvarda asılı büyük bir Ortadoğu haritası.
Ve iyi Türkçe konuşan bir başka rütbeli subay.
O da avucunu Kuzey Irak ve Güneydoğu Türkiye üzerinde dolaştırıyor.
Bir önceki subayın anlattıklarını hemen hemen aynen tekrarlıyor.
O subaya da “NATO, Türkiye, Amerika dostluğu/müttefikliği” gibi kırık dökük bir şeyler söylüyorum.
Hiç oralı değil:
“Ya toprak vereceksiniz ya da vermemek için savaşacaksınız.”
(…)
1991, GÜNERİ CİVAOĞLU
Ve bugünün haberleri;





Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Ankara’nın Osmanlı’yı yeniden canlandırmak istediğini ama İmparatorluk’un sonunun ne olduğunu unuttuğunu söyledi.
‘OSMANLI’NIN SONUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ’
Zaharova verdiği röportajda, ‘Türk yönetimi Osmanlı İmparatorluğu’nun eski gücünü geri getirmek istiyormuş gibi bir izlenim bırakıyor. En azından Türk yönetimini politikasının tüm bileşenleri böyle bir tablo ortaya koyuyor. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunun ne olduğunu hepimiz biliyoruz’ ifadesini kullandı.
Sayın sözcüye bizde bir hatırlatma yapalım. Ama bizimki onların verdiği Osmanlı örneği gibi çok gerilere giderek Çarlık Rusya’sı üzerinden olmayacak. 1990’lı yılların hemen başı;

O subay Güneri Cıvaoğlu’na ne demişti?
“Ya toprak vereceksiniz ya da vermemek için savaşacaksınız.”